Dünya tarihinde ülkelerin, geçmişten geleceğe çıktıkları büyük yolculuklarında, ordular önemli görevler yüklenmiştir. Yüzyıllarca ülkeler güçlerini ordularından almışlardır. Yirminci yüzyılın sonunda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, sıcak savaşların dönemi kapanmıştır. Ancak Yirmi birinci yüzyılın başında, Amerika’nın Irak’ı, Rusya’nın Suriye’yi ordularla işgal etmeye kalkışmalarıyla, dünya yeniden sıcak savaş yıllarına dönmüştür.
Okumaya devam et “Dünyada erdemsiz savaş devletlerinin yerine her biri bir devlet olan erdemli barış şehirleri geçmiştir”Ay: Eylül 2020
Ekonomiyi kültürün nesnesi haline getirerek enflasyonun burnuna halka takmak
Dünyada ister özel, ister kamu, ister vakıf olsun, bütün kurum ve kuruluşların başta gelen ekonomik sorunu: Ellerindeki kaynakları, en doğru, en güzel yolda değerlendirmektir. Hayatın bir boyutunda üretim varsa, bir boyutunda tüketim vardır. Hayatın hiçbir alanında üretmeden, tüketmek mümkün değildir. Ekonomi hayatın yaşanır kılınmasında, üretim ile tüketim arasındaki uyumun, düzenin ve dengenin sağlanmasıdır. Ekonomi ekonomi bilmektir,ekonomi dünyayı bilmektir, ekonomi insanı bilmektir.
Okumaya devam et “Ekonomiyi kültürün nesnesi haline getirerek enflasyonun burnuna halka takmak”Düşünceyi iman eylemi insan için bilenler savaşmadan birlikte yaşamasını bilirler
Dünyada nasıl ağaçsız orman, ormansız ağaç olmazsa, düşün- cesiz eylem, eylemsiz düşünce de olmaz. Bu yüzden, iki dünyayı bir bütünün, iki ayrı yüzü olarak gören Anadolu edebiyatında, “Bulut biziz, yağmur bizdedir”, “Edebiyat biziz, şiir bizdedir”, “Söz biziz, öz bizdedir” denilir. Hayatın hayat olmasında, düşünce eylemden, eylem düşünceden ayrılmaz. Düşünceyi eylem, eylemi düşünce ayakta tutar.Düşünce eylemin, eylem düşüncenin habercisidir.
Okumaya devam et “Düşünceyi iman eylemi insan için bilenler savaşmadan birlikte yaşamasını bilirler”Dünyada savaşları işi iyi değil iyi işi yapanlar durdururlar
Ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin kaynağında, kendisi için istediğini, bütün insanlar için isteyen liderler vardır. Onlar insanlığın bilgi ve bilgelik hazinelerinin, paylaşıldıkca zenginleştiğini bilirler. Liderlerin güçleri, dürüstlükte sınır tanımayan, açıklıklarından kaynaklanır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, kuralsızlığa kesinlikle yer yoktur, düşünceleri eylemlerine, eylemleri düşüncelerine yansır.
Okumaya devam et “Dünyada savaşları işi iyi değil iyi işi yapanlar durdururlar”Medeniyetler savaşında devletlerin silahlı sert güçlerinin yerine silahsız esnek güçleri geçmiştir
Cumhuriyet dönemi Anadolu insanının kültür, sanat ve düşünce dünyasını zenginleştirerek,yeni açılımlar, yeni boyutlar kazandıran düşünürlerin başında Sezai Karakoç gelir.
Onun “Yitik Cennet”, “İslamın Dirilişi”, “Diriliş Neslinin Amentüsü”, “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” gibi kitapları, dünyadaki gelişmeleri yorumlamak için,sürekli el altında bulundurulması gereken kitaplardır.
Dünyada hiçbir ülkede zora başvurularak zorlukların üstesinden gelinmez
Anadolu coğrafyası, Batı Asya ve Doğu Avrupa’da yer alır. Asya’nın en Batısı, Avrupa’nın en Doğusudur. Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar, Tatarlar, Çerkezler, Kürtler ve Araplar Anadolu’nun demografik yapısını oluştururlar. Anadolu coğrafyasının merkezinde Türkler vardır. Hem Asya’da, hem Avrupa’da Türkiye, Doğu ile Batı arasında, iletişimi sağlayan, en önemli dostluk köprüsü ve en büyük barış güvencesidir.
Okumaya devam et “Dünyada hiçbir ülkede zora başvurularak zorlukların üstesinden gelinmez”Öldürmede yarışları yaşatmada yarışlara büyük rüyalar gören güzel şairler dönüştürür
Şiirde düşünceye dönüşen duygu gerçek, gerçek duyguya dönüşen düşünce güzeldir. Şairler düşünceyi duyguya, duyguyu düşünceye dönüştürmenin hem ustaları hem öncüleridir. Şairlerin zamanı aşan şiirleriyle, düşüncelerle duygular, duygularla düşünceler, büyük rüyalara dönüşürler. Her insanın gönlünde uyuyan şiirler vardır. Şairler insanların gönlünde uyuyan şiirleri uyandırırlar. Şiirleri olmayan insanların rüyaları olmaz.
Okumaya devam et “Öldürmede yarışları yaşatmada yarışlara büyük rüyalar gören güzel şairler dönüştürür”İki dünya edebiyatçilariyla savaş dünyasini bariş dünyasina dönüştürmek
Edebiyatlar medeniyetlerin, ruhlarının dokunduğu gizemli atölyeleridir. İster kutsal, isterse seküler kültüre dayansın, her medeniyetin ruhunu yansıtan, değerlerini ele alan bir edebiyatı vardır. Aydınlanma döneminin seküler edebiyatı, kutsal kültüre dayanan edebiyatın, kaynaklarını kurutmuştur. Sekülerleşme sürecinde, kutsal kültürün değerleri, tedavülden kaldırılmış paralar gibi, geçerliliklerini yitirmişlerdir. Yirminci yüzyıl sekülerleşmenin doruk noktasına çıktığı yüzyıldır.
Okumaya devam et “İki dünya edebiyatçilariyla savaş dünyasini bariş dünyasina dönüştürmek”