Dünyada insanlık tarihi boyunca, hiyerarşik kuruluşların başında ordular gelir. Tarihin her döneminde, orduların hiyerarşik yapıları, bütün kurumların, kuruluşların değişmez örnekleri olmuştur. Her hiyerarşik kuruluşta, tek tepe noktası olur. Tabanı geniş olan hiyerarşik kuruluşlarda, yukarı doğru çıkıldıkça sayılar azalır, tepe noktasında yalnızca bir yönetici vardır. Yukarıdan bakıldığında, geniş taban görülmez.
Okumaya devam et “Gizliliğin olmadığı kare dünya üniforma giyenlerin değil forma giyenlerin başarılı olduğu dünyadır”Ay: Eylül 2021
Gizliliğin olmadığı kare dünyada devletleri ordularından önce adil yönetimleri ayakta tutar
Üç kıtada geniş bir alana yayılan, Osmanlı coğrafyasındaki savaşlar, dünya barışının güvencesinin ordulardan önce, adil yönetimlerin olduğunu göstermiştir. Yirmi birinci yüzyılda, savaş dünyasının yerine, barış dünyasının geçmesi, ülkeleri orduların değil, adil yönetimlerin ayakta tuttuğunu, bütün dünyanın gündemine taşımıştır.Duvarların yıkıldığı dünyada devletlerin, savaştan daha çok barışa yatırım yapmaları, büyük önem kazanmıştır.
Okumaya devam et “Gizliliğin olmadığı kare dünyada devletleri ordularından önce adil yönetimleri ayakta tutar”İslamın kurumları ve kaynakları demokrasinin dışında değil üstündedir
Yüzyıllardan beri otokratik yönetimlere karşı, geliştirilmeye çalışılan demokratik yönetimler, bütün ülkelerin gündeminde önemli yer tutuyorlar. Dünya nüfusunun önemli bir kesiminin, yoksulluk sınırının altında yaşadığı Yirminci yüzyılda, yönetimlerin önemi katlanarak artıyor. Bütün ülkelerde katılımcı yönetimlerin, paylaşımcı ekonomilerin geliştirilmesinde, atılması gereken adımlar ve yapılması gereken çalışmalar tartışılıyor.
Okumaya devam et “İslamın kurumları ve kaynakları demokrasinin dışında değil üstündedir”İslamın değişmeyen değerleri demokrasinin değişen kurallarıyla çatışmaz
Türk ve İslam dünyasında demokrasi, istenen ve beklenen düzeyde araştırılmamıştır. İslam dünyasındaki Müslüman demokratlar, dünyadaki Hristiyan demokratlarla, yardımlaşma, dayanışma ve görüş alışverişinde bulunma yolunda adım atmada yavaş davranıyorlar. Oysa demorasiye dayalı katılımcı yönetim, pazara dönük paylaşımcı ekonomi, insanların temel hakları ve özgürlükleri, bütün ülkelerin çözüm bekleyen ortak sorunlardır.
Okumaya devam et “İslamın değişmeyen değerleri demokrasinin değişen kurallarıyla çatışmaz “Küreden kareye dönüşen küçük dünyada dünün başarıları yarının başarılarının güvencesi olmayacaktır
Gizliliği ortadan kaldıran küreselleşme sanayileşme gibi, her alanda büyük değişmelere yol açan, köklü bir dönüşümdür. Bunun için, küreselleşmeyle gündeme gelen fırsatlar ve tehditler, her ülkede ayrıntılı araştırmaların konusu olmaktadır. Çünkü bütün ülkeleri birbirine yakınlaştıran küreselleşme rüzgarlarından etkilenmeyecek, hiçbir ülke, hiçbir kurum ve hiçbir kuruluş yoktur. Bu yüzden, her ülke, her kurum ve her kuruluş, küreselleşmenin tetiklediği trendlere uyum sağlamak zorundadır.
Okumaya devam et “Küreden kareye dönüşen küçük dünyada dünün başarıları yarının başarılarının güvencesi olmayacaktır”Mesnevi’ye ve mukaddime’ye dayanarak Müslüman ülkelerde yeni bir demokratik dil oluşturmak
Sanayi odaklı küre dünyanın demokratik dili gibi, bilgi odaklı kare dünyanın da, kendine özgü bir demokratik dili vardır. Sanayi yüzyılından bilgi yüzyılına, demokrasinin dili hızla değişiyor. Küre dünyanın demokratik dilinde, pozitif kültürün kavramları öne çıkarken, kare dünyanın demokratik dilinde ise, kutsal kültürün kavramları öne çıkıyor.
Okumaya devam et “Mesnevi’ye ve mukaddime’ye dayanarak Müslüman ülkelerde yeni bir demokratik dil oluşturmak”İki dünyada kurtuluşa ermede dinlerin işlevi toplumları uyutmak değil uyanık tutmaktır
İnsanlık tarihi boyunca dinler, üretim ve yönetim kültürünün ana kaynağını oluşturmuşlardır. Köklü inanç gelenekleri olmayan toplumların, kurdukları devletler uzun ömürlü olmamıştır. Dinleri toplumların afyonu olarak gören yönetimlerin, kutsal değerleri ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın dışına atmaya çalışmaları, bütün ülkelerde büyük şiddet fırtınaları estirmiştir. Kutsal kültürün kurumlarına ve kurallarına savaş açılmıştır.
Okumaya devam et “İki dünyada kurtuluşa ermede dinlerin işlevi toplumları uyutmak değil uyanık tutmaktır”Dünyayı işleri güzel yapanlar değil güzel işleri yapanlar yaşanır kılarlar
Bütün ülkeleriyle dünya, işlerini güzel yapanların değil, güzel işleri yapanların çoğalmasıyla yaşanır kılınır. Güzel işleri yapanlar ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın, güzel yanlarını görmesini bilenlerdir. Güzellik alıp, güzellik satmayanlar, güzelliği güzellikle tartmayanlar, yeryüzündeki güzelliği yakalayamazlar. Dünyayı güzelleştirenler, zamanla güzelliğini yitirmeyenlerdir. Zamanla kaybolan güzellik, güzellik değildir.
Okumaya devam et “Dünyayı işleri güzel yapanlar değil güzel işleri yapanlar yaşanır kılarlar”Kültürleri derin olmayan toplumların ekonomileri zengin olmaz
Yirminci yüzyılın ilk yarısında, birbirini izleyen iki dünya savaşıyla, Avrupa ülkeleri bütün altyapı yatırımlarını yitirdiler. Onlar savaşlar sonrasında, kültürel kaynaklarına dayanarak, ekonomilerini yeniden inşa etmeyi başardılar. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında da, Müslüman ülkeler iç ve dış savaşlarla, yakıldılar ve yıkıldılar. Birbirini büyüten savaşlar, doğal kaynak zengini ülkeleri, temel ihtiyaçlarını karşılamayan ülkelere dönüştürdüler.
Okumaya devam et “Kültürleri derin olmayan toplumların ekonomileri zengin olmaz”Müslüman ülkelerde demokratik yönetimi dünya demokrasi tarihini iyi bilen bilgeler zenginleştirir
Yirmi birinci yüzyılda dünyanın bütün ülkelerinde, demokrasi tartışmaları gündemlerde, ilk sıralarda yer alıyor. Sekülerlik gibi her ülkenin ekonomik, siyasal ve kültürel yapısına göre tanımladığı demokrasi, gelecek yıllarda Çin ve Rusya başta olmak üzere, bütün dünyada tartışılmaya devam edecektir. Amerika’nın başkanlıkla, Fransa’nın yarı başkanlıkla ve İngiltere’nin meclisle yönetiminin geliştirilmesi için, dünya üniversitelerinde araştırmalar devam ediyor.
Okumaya devam et “Müslüman ülkelerde demokratik yönetimi dünya demokrasi tarihini iyi bilen bilgeler zenginleştirir”Edebiyatçılar kültürde ve ekonomide gökyüzünün balını yeryüzünün peteğine taşırlar
İnsanlar yağmur benzeri, gökyüzünden yeryüzüne gelmişlerdir. Her insan kendisine verilen zaman tamamlandığında, yağmurun buharlaşıp gökyüzüne yükselmesi gibi, geldiği yere dönecektir. Nasıl gündüzün maverası geceyse, yeryüzünün maverası da gökyüzüdür. İnsan yitirdiği gökyüzünü, yeryüzünün ötesinde bulacaktır. İnsanın en büyük ve en önemli görevi, gökyüzünün balını, yeryüzünün peteğine taşımaktır.
Okumaya devam et “Edebiyatçılar kültürde ve ekonomide gökyüzünün balını yeryüzünün peteğine taşırlar”Dünyanın her ülkesinde sular canavar ruhlu insanların ellerinde canavarlaşırlar
Kültür ve ekonomi arasında, dayanışma ve yardımlaşmanın yolunu açmadan, insan ve tabiat arasında, uyum ve dengenin sağlanmas mümkün değildir. Nasıl kültür ekonomiyi bağrında taşırsa, tabiat da insanı bağrında taşır. Tabiat olmadan insan, insan olmadan hayat olmaz. Seyit Hüseyin Nasr’ın “İnsan ve Tabiat” kitabında vurguladığı gibi, varoluşun anlamı tabiatta gizlidir. İnsan tabiatın bağrından gelmiştir, yine tabiatın bağrına dönecektir. Tabiattan uzaklaşan hayattan uzaklaşır.
Okumaya devam et “Dünyanın her ülkesinde sular canavar ruhlu insanların ellerinde canavarlaşırlar”Doğu’dan Batı’ya dünya serbest pazar ekonomisini etik pazar ekonomisine dönüştürmek zorundadır
İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikimi içinde, etik değerlerin önemi sürekli vurgulanmıştır. Ancak Batı dünyasında estirilen pozitivist rüzgarlarla, Ekonomi başta olmak üzere, bütün bilimler sekülerleştirilmeye çalışılmıştır. Bilimin kutsallaştırılması ve etik ilkelerin ekonomik gelişmelerin, önündeki engeller olarak görülmesi, dünya üniversitelerinde etikle ilgili derslere, yer açılmasını geciktirmiştir. Yirminci yüzyıldaki gelişmeler, etiği bütün bilimlerin ana çalışma konusu haline getirmiştir.
Okumaya devam et “Doğu’dan Batı’ya dünya serbest pazar ekonomisini etik pazar ekonomisine dönüştürmek zorundadır”