Yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya, her ülkenin ürünlerinin satışa sunulduğu, büyük bir alışveriş merkezine benzemektedir. Dünyada ülkelerin ekonomik ve kültürel güçleri, dünya ürünleri, dünya hizmetleri ve dünya bilgileri üreten küresel kuruluşlarından kaynaklanıyor. Küresel pazara dönüşen dünyada, ülkelerin ordularının cephelerdeki savaşlarından daha çok, kuruluşlarının pazarlardaki yarışları önem kazanıyor.
Dünyadaki bütün kuruluşların en güçlü silahları, yılların içinde geliştirilen ürünleriyle birlikte küresel değerlerdir. Pazarlamayı bir bilime dönüştüren Philip Kotler’in dediği gibi: “Pazarlama sanatı büyük ölçüde, bir marka inşa etme ustalığıdır.” Kuruluşların ekonomik ve kültürel dünyadaki başarıları, yıldızlaşan isimleriyle, yıldan yıla iyileştirilen küresel ürünlerine dayanır. Kuruluşlar güçlerini görünen ürünlerinden önce, görünmeyen değerlerinden alırlar.
Harvard, Ford, Oxford, Toyota, Mercedes ve Renault gibi güçlü eğitim ve üretim kuruluşlarının, yüzyılları aşan bir tarihleri vardır. Her bilinen küresel ürünlerin arkasında, büyük sınavlardan geçmiş, dünya pazarlarında kendilerine, saygın bir yer edinmiş, kurumsallaşmış kuruluşlar vardır. Dünyanın güçlü küresel kuruluşları, klasikleşmiş kültür ve sanat eserleri gibi, zamana karşı direnerek, bütün ülkelere ekonomik ve kültürel katkıda bulunmayı bilenlerdir.
Yüzyıllar içinde küresel ürünler, küresel hizmetler ve küresel bilgiler üreten kuruluşlar, bütün ülkeler tarafından daha çok tanınırlar ve daha çok sevilirler. Üretilen ürünlerin uzun ömürlü olmaları, bütün tüketicileri etkileyen unsurların başında gelir. Bir küresel ürünün, pazarlardan hiç eksik olmaması, tanınmasını sağladığı gibi, kalitesinin de en büyük güvencesidir. Ürünlerin isimleri gibi, kaliteleri ve güvenirlikleri de yıllar içinde inşa edilir.
Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel akışını, devletlerden daha çok, ortak akıllarıyla ve ortak gönülleriyle, büyük bir canlılık gösteren küresel kuruluşlar değiştirmektedir. Rhonda Abrams’ın “İç Çamaşırların Her Zaman Temiz Olmalı” kitabında vurguladığı gibi, kuruluşlar “Her zaman doğru olanı yapmak zorundadırlar.” O zaman kuruluşlar, toplumları yalnızca ürünleriyle değil, değerleriyle de etkileyerek, yeni atılımlara, yeni açılımlara da öncülük yaparlar.
Dünyada aranan dünya ürünleir üreten kuruluşlar birbirleriyle, üretim yöntemlerini geliştirmek, üretimde giderleri düşürmek yanında, kurumsal ve toplumsal sorumluluk yatırımları yapmak için de yarışmaktadırlar.
Kuruluşlar ne üretirlerse üretsinler, kusursuzluğu aramada dünya ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla bir bütündür.
Başarılı kuruluşlar dünya ürünleri üretmek için, her alanda açıklık içinde, sürekli kendilerini yenilemesini bilirler.
Yunus’un vurguladığı gibi, her gün yeniden doğmasını bilen kuruluşların ürünlerinden kimse usanmaz.