Anadolu insanının düşünce ve eylem dünyasında, Mevlana’nın doldurulamaz bir yeri ve vazgeçilemez bir önemi vardır. Türklerin bin yıllık anavatanı Anadolu’nun, taşı ve toprağı Mesnevi ile yoğurulmuştur. Mesnevi kıyısız bir denize benzer, okuyan herkes onda kendini görür, kendini bulur. Mesnevi yağmur gibidir, Anadolu toprağına canlılık kazandırmış ve verimli kılmıştır. Mevlana iki dünyayı birbirinden ayırmayanların ve iki dünyada, güzel olmak isteyenlerin sultanıdır.
Mesnevi dünyada Peygamber sevgisinde yok olanların kitabıdır. Peygamber’i sevenler Allah’ın sevgisini kazanırlar. Allah’ın sevgisini kazananlar, hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel boyutunda, Malcolm Gladwell’in “Outliers” kitabında vurguladığı “Matta Etkisi” gibi, bir “Mesnevi Etkisi” kazanırlar. Çünkü Allah sevdiği insanın düşünen aklı, seven gönlü, gören gözü ve üreten eli olur. Mesnevi Etkisi, Yunus Etkisi’ne dönüşür: Sevenler sevilirler.
Mesnevi Etkisi’nin bilincinde olan Anadolu insanı, Buhara’dan Budapeşte’ye kadar ezan okunan şehirleri, Mesnevi okunan dergahlarla donatmıştır. Mesnevi kültürüyle yoğurulanlar, gökyüzünün zenginliklerini, yeryüzüne taşırlar, gökyüzünden alırlar, yeryüzüne verirler. Onların bir elleri gökyüzüne, bir elleri yeryüzüne dönüktür. Onlar hayatın her alanında, tüketen el olmaktan önce üreten el olmaya önem verirler.
Osmanlı coğrafyasında Türklerin şehirlerinin odak noktasında “Bahçe biziz gül bizdedir” ya da “Arı biziz bal bizdedir” diyen dergahlar vardır. Gül yetiştirilen dergahlarda, el emeği, göz nuru ve alın teriyle harmanlanır. Üç kuşağın birlikte yaşadığı şehirlerde aile toplumun, çarşı ekonominin omurgasını oluşturur. Şehirlerin, çarşı ve pazarlarında yalınlık alınır, yalınlık satılır, yalınlıktan terazi tutulur, yalınlık yalınlıkla tartılır.
Büyüklerin saygı, küçüklerin sevgi gördükler dergahların çevresinde, yardımlaşma ve dayanışma doruk noktasına ulaşır. Olumlulukları özendirmek, olumsuzlukları önlemek, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkesin görevidir. “Mesnevi Etkisi”, iyilikleri çoğaltmada, doğru orantılı yönde, kötülükleri azaltmada ise, ters orantılı yönde kendini gösterir. Mesnevi yalınlıkta yarışma olmadan, derinleşme olmaz, diyenlerin kitabıdır.
“Mesnevi Etkisi”nin yoğunlaştığı şehirler, donmadan akarlar, değişmeden değişirler, çirkinleşmeden güzelleşirler ve kötüleşmeden iyileşirler. Mesnevi’nin derinliklerine inenler, hayatın değişmeyen boyutunda değişen boyutu, değişen boyutunda, değişmeyen boyutu yakalamasını bilirler. Onlar dünün dünle geçip gittiğini gördükleri gibi, yarının da yarınla geleceğini öngörürler. Onların çarşılarında geçmişin ürünlerinden daha çok geleceğin ürünleri alınır ve satılır.
Dergahlarında Mesnevi okunan şehirlerde, çarşılar denizlere, insanlar gemilere benzerler. Gemileri sağlam olan toplumların, çarşıları sağlıklı olur.
Gemilerdeki sular değil, denizlerdeki sular hayat kaynağıdır.
Gemisiz deniz yararsız, denizsiz gemi anlamsız olur.
Deniz gemisini, Mesnevi Etkisi”nde bulur