Kültürde,ekonomide ve politikada başarı, doğruyu aramada karşılaşılan güçlükleri aşmada, çekilen acılara direnme gücünden kaynaklanır. Kültür, ekonomi ve politika dünyasının öncülerinin yıldızları, gönüllerinin derinliklerinde büyük yolculuklara, çıktıkları dönemlerde parlar. Kültür,ekonomi ve politikanın unutulmayan öncüleri, dağların zirvelerinin birbirlerini gördükleri gibi, birbirlerini görür ve birbirleriyle yardımlaşırlar. Yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın olmadığı yerde, hiçbir alanda gelişme olmaz.
Kültür,ekonomi ve politikada silinmez izler bırakanlar, yanlarında bayramlık ve idamlık gömleklerini birlikte taşıyanlar olmuştur. Onlar değişmekten korkmadıkları gibi, yeri ve zamanı gelince, kendileriyle birlikte, kitleleri de değiştirmesini bilmişlerdir. Düşünce ile eylemin birbirinden ayırmayanlar, doğruyu arayanların, doğru yolda olanların, unutulup gitmeyeceklerini bilirler. Kültür,ekonomi ve politikada ölümsüzlüğün sırları, görünen fizik ile görünmeyen metafizik dünya, arasındaki sınırları, kaldırmasını bilenlere verilmiştir.
Cumhuriyet döneminin Türkiye’sine, Necip Fazıl kültür ve sanatta, Turgut Özal ekonomi ve politikada, zengin Osmanlı mirasına dayanarak, yeniden dünyaya açılmaktan korkmayan, büyük bir özgüven kazandırdılar. Onlar kültürsüz politika, politikasız ekonomi olmayacağını bildikleri için, Anadolu’yu
Anadolu yapan, Yunus ve Mevlana’nın katıldığı, sonsuzluk kervanına katılmayı, bir görev ve sorumluluk olarak gördüler. Bu yüzden, biri kültür ve sanatı, biri de politika ve ekonomiyi, iman için bildiklerini sürekli vurguladılar.
Necip Fazıl Abdülhakim Arvasi’yi, Turgut Özal Mehmet Zahid Kotku’yu tanıdıktan sonra, hayatı ölümden ayırmadıkları gibi, bilgiyi bilgelikten, düşünceyi eylemden, kültürü ekonomiden, ekonomiyi politikadan ayırmamışlardır. Biri Anadolu insanına kültürde, biri de politikada yeni kapılar açmıştır. Tüketen Türkiye, üreten Türkiye’ye dönüşmüştür. Batı’dan yardım alan Türkiye, Batı’ya yardım eden Türkiye konumuna yükselmiştir. Dönüşme sürecinde, kültür ekonomiye, ekonomi politikaya, büyük bir canlılık kazandırmıştır.
Türkiye Osmanlı coğrafyasıyla olduğu kadar, bütün coğrafyalarla, ekonomik, siyasal ve kültürel bağlarını, güçlendirme yolunda, önemli adımlar atmıştır. Türkiye’de kültüre, ekonomiye ve politikaya, aralarında ayrım gözetmeden gereken önem verilmiştir. Kültürlerini derinleştirmesini bilenler, politikalarını güzelleştirmeyi, ekonomilerini zenginleştirmeyi bilirler. Tarihin her döneminde, derin kültürleri olan toplumların, zengin ekonomileri, güzel politikaları olmuştur.Ülkelerin bayraklarını dünyaya,kültürün,ekonominin ve politikanın öncüleri taşırlar.
Sınırlarının dışına çıkan, küyerelleşen yeni Türkiye’nin, Necip Fazıl düşünce ve eylem, Turgut Özal ekonomi ve politika dünyasına, düşünülmeyeni düşünen, görülmeyeni gören, ya- pılmayanı yapan, açılımlar kazandırmıştır. Onlar Cumhuriyet dönemimde gelmiş bir Baki gibi, bir Kanuni gibi, biri kültürün, biri de politikanın kimyasını değiştirmiş, yeniden yapılanan Türkiye’nin mimarları olmuşlardır. Onların ülkeler arasında sınır tanımayan düşünce ve eylemleriyle, Anadolu insanı büyük bir özgüven kazanmış, büyük düşünmesini öğrenmiştir.
Uzak ülke, yakın ülke, farkının ortadan kalktığı bir dünyada, ürünleri, hizmetleri ve bilgileriyle, dünyanın her ülkesinde, olmayan ülkelerin, sağlıklı kültürleri, sağlam ekonomileri, güçlü politikaları olmaz.
Dünyada her kültürün bir ekonomi, her ekonominin bir politika, ayağı vardır. Birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan, üç alanın başarısı,birbirleri arasındaki uyum,düzen ve dengeden kaynaklanır.
Ülkelerde kültür ekonominin, ekonomi politikanın ruhudur. Ruhunu yitiren ülkeler,üç alanın hiç birinde, büyük atılımlar yapamazlar.