Bin yıllık tarihinde Anadolu’yu, dönüştürerek bugünlere taşıyanlar, ırk kardeşliğinden daha çok, inanç kardeşliğine önem verenlerdir. Dünyada ırk kardeşliğinin genişlemesinin bir hızı ve sınırı vardır, istenildiği kadar büyütülemez. İnanç kardeşliğinde ise, bir hız ve bir sınır yoktur. İyilik yapan insanların çevresinde, kardeşlik katlanarak büyür. İnanç insanları aynı büyük ailede birleştirir, onlara hiçbir güç meydan okuyamaz.
İnanç kardeşliğini düşünce ve eylem dünyasının odak noktasına yerleştirenler, Osmanlı’nın kuruluş öncesinde, Anadolu’da olduğu gibi, kan dökmeden toplumları dönüştürmesini bilirler. Onlar silahla ülkelerin kazanılmasının değil, iyilikle gönüllerin kazanılmasının peşindedirler. Onların ana görevi, dünyayı savaş alanından daha çok, barış alanına çevirmektir.
İyilikte yarışanlar, insanların kötülüklerinden önce, iyiliklerini görürler.
Zamana kök salmış, güçlü temelleri olmayan, hiçbir düşünce hareketi, kalıcı ve uzun ömürlü olmaz. “İnanan insan hiçbir zaman ümidini yitirmez” diyenler, düşüncelerine sağlam bir kaynak bulmakla kalmaz, her yüzyılda geçerli olan değerleriyle, toplumlara yol gösteren bir kutup yıldızı olurlar. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, kötülüğe yer yoktur. Onlar çoğunluğun iyilikte birleştiğini, iyilikten daha güçlü bir silah olmadığını bilirler.
Ebrehe’nin ordularına karşı Kabe nasıl korunmuşsa, yeni yüzyılın seküler değerlerine karşı, kutsal değerler de öyle ko- runacaktır. Allah inananlara şah damarlarından daha yakındır. Onun koruyuculuğuna sığınanlar, hiçbir güç karşısında boyun eğmedikleri gibi, hiçbir korkuya da kapılmazlar. Bu yüzden, kutsal kültürün özü ve özeti, Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Allah sevgisini kazanan insanların, iyilik yapma yolunda ön- lerine çıkan engelleri, kaldıran elleri olur.
Yaşanılan ve yaşanılacak dünyada, nokta kadar küçük bir iyilik, karşılıksız kalmadığı gibi, nokta kadar küçük bir kötülük de karşılıksız kalmaz. İnsanlara yaptıkları kötülüklerin yalnızca karşılıkları verilirken, yaptıkları iyiliklerin ise kat kat fazlası verilir. Allah’ın sevgisini kazananlar, hiçbir dış zenginlikten yoksun olmazlar. Allah’ın sevgisini yitirenler ise, hiçbir iç zenginliğe sahip olmazlar. İnsanları güçlü kılan, dış zenginliklerinden önce iç zenginlikleridir.
İnsanlar dünyaya kötülük yapmak için değil, iyilik yapmak için gönderilmişlerdir. Güneş, dünya, ay, bulut ve rüzgar, iyilikte yarışanların iyiliklerini, kötülükte yarışanların da kötülüklerini büyütürler. İyilikte yarışanlar Cennete giden yollara, kötülükte yarışanlar ise, Cehenneme giden yollara taş döşerler. İyilikte yarışan insanlar, azınlığın azınlığına düşerlerse, yağmur yüklü bulutlar, tufan yüklü bulutlara dönüşürler.
Dünyada azınlıkları çoğunlukların gücüne ulaştırmak, iyilikle silahlanmasını bilenlerin işidir.
İnançsızlığa karşı inancın, silahsız savaşı her alanda, bütün hızıyla devam etmektedir.
Tarihte inancın gücü, her zaman inançsızlığın, gücünden daha büyük olmuştur.