İster şiir, ister hikaye, ister deneme olsun, bir edebiyat eserinin kalıcılığı, “Beyaz haberlerim var kardeşlerim” diye, seslenmesinden kaynaklanır. Ölümsüz edebiyat eserleri, yeryüzünün kara haberlerinden daha çok, gökyüzünün beyaz haberlerine odaklanırlar. Onların düşünce ve eylemleri, görünmeyen dünyanın rüzgarlarını arkalarına alarak, görünen dünyanın bulutlarını dağıtmayı bilmelerinden, büyük güç ve etkinlik kazanırlar.
Beyaz haberlerin ustası olan edebiyatçılar için, görünen dünya görünmeyen dünyanın, ölümsüz eserler verilen gizemli kitabıdır. Beyaz haber ustası Sezai Karakoç, edebiyatı, düşünce ve eylemi birbirine bağlayan, birbiriyle bütünleştiren bir köprü olarak görür. Gökyüzünden yeryüzüne, beyaz haberler taşıyan edebiyatçılar, karanlıkları aydınlıklara, kötülükleri iyiliklere dönüştürmeyi, görünmeyen dünyanın kapılarını açan, bir iman işi bilirler.Onların ölümsüz şiirleriyle, savaş fırtınaları barış rüzgarlarına dönüşür.
Yunus Emre’den Erdem Bayazıt’a ve Cahit Zarifoğlu’na kadar, şiirleriyle ölümsüzleşen şairler ömürlerini güzelliğin haberlerine, haberlerin güzellerine adayan, karamsarlığa düşmeyen, ümitsizliğe kapılmayan, Anadolu’nun güzel insanlarıdır. Onların yüzyılların içinde, “1000 yıl durmadan en atmış çınar gibi”, aşkla büyüyen, düşünce yüklü, eylem yüklü, çağıl çağıl, gürül gürül akan, coşkulu bir şiir dünyaları vardır. Derin Anadolu’nun, derin şiiri, bir göl gibi statik değil, bir nehir gibi dinamiktir.Onlar hiçbir zaman, güncelliklerini yitirmezler.
“Yol kalabalıkların yolu değildir”, diyen edebiyatçılar, seküler kültürün estirdiği, fırtınaya karşı direnen, köklerini zamanın derinliklerine salmış, bin yıllık, iki bin yıllık, büyük çınarlara benzerler. Onlar gökyüzünden gelen seslerle fırınlanarak, derin sularla polatlanarak, “Her sabah her öğle her akşam / İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak”, bütün insanlığın yakından bildiği, kadim fırtına karşı durmayı, çok iyi bilirler. Onların gücü, meleklerin saflarına katılmasıyla, katlanarak artar.
Dünyanın edebiyatçıları gelecek yüzyıllarda, kendilerini anlayacak kuşaklara seslenirler. Bu yüzden edebiyatçıların, tekrar tekrar okunan eserleriyle, estirdikleri rüzgarlar, Kıyamete kadar, düşünce ve eylem bayraklarını dalgalandıracaklardır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi: “Sanat ölümden sonraki hayattır”. Ölümden sonra kalkışa hazırlıklı olmayan edebiyatçılar, ölümden önce edebiyatın hiçbir alanında, diriltici bahar rüzgarları estiremezler.
Metafizik ürperti taşıyan edebiyatçıların, zengin düşünce, derin gönül ve köklü eylem dünyaları, yüzyılların içinde oluşan, kutsal kültürün sınırsız hazinelerine dayanır. Kutsal kitaplarda anlatılanlar, peygamberlerle birlikte bütün insanlığın öyküleridir. Dünyada seküler kültüre karşı, donanımlı ve güçlü olmak için, geçmiş yüzyıllarda beyaz haber verenlerin eserleri, kuşaktan kuşağa sürekli yorumlanarak güncelleştirilmelidir.
Dünyada beyaz haber veren edebiyatçıların, bilgi ve bilgelikleri kutsal kitaplardan esinlendiği için, onların kervanına katılanlar, düşünce ve eylem dünyalarına, yeni boyutlar kazandırırlar.
İnsanlığın tarihine kutsal kültürün penceresinden bakmayan edebiyatçılar, bilgi içinde bilgeliği yitirerek, iyimserlik rüzgarları estiremezler.
Edebiyat beyaz haberler vermenin, sırlarını yapısında taşıyan, yararlanıldıkça zenginleşen, bilgi ve bilgelik hazinesidir.