Eşitlikten yola çıkan Sosyalizm Komünizme, özgürlükten yola çıkan Kapitalizm Emperyalizme dönüşerek ölmüştür. Komünizmin sonunun geldiği gibi, Kapitalizmin de sonu gelmiştir. Büyük Buhran sonrasında, John Maynard Keynes önerilerini, “Kapitalizm bir başarı değildir, zeki değildir, güzel değildir, adil değildir, erdemli değildir, üstelik kendisinden beklenenleri de yerine getirmez” diyerek, savunmak zorunda kalmıştır.
Ekonomik sorunlar ve farklı çözüm yolları, Adam Smith’ten ve Karl Marks’dan önce de vardı, sonra da var olacaktır. Ekonomi yalnızca ekonomik hayatı dönüştüren, kurumlardan ve kurallardan ibaret değildir. Kültürel, ekonomik ve siyasal hayatın arka planında, insanların tutumları, davranışları, beklentileri ve değerleri vardır. İnsanın olduğu yerde ekonomi olur. Ekonominin tarihi insanla başlar. Bütün yönleriyle insanı bilenler, değişik boyutlarıyla ekonomiyi bilirler.
Dünya düşünce ve eylem tarihi içinde, insanları bilmek söz konusu olduğunda, akla gelen isimlerin başında, bütün dünyada sevgiyle ve saygıyla anılan Mevlana gelir. Kitaptaki söz gibi hem konuşan, hem de susan insanı, Mevlana hayatın ağacı olduğu kadar, meyvası olarak da görür. Nasıl ağaç meyvasından bilinir, meyva ağacına göre olursa, insan da ekonomisinden bilinir, ekonomi insanına göre olur. Ekonomi rengini ve tadını insandan alır.
Ekonomi ne Doğuludur ne de Batılıdır, yalnızca dünyalıdır. Dünya ekonomiden, ekonomi dünyadan bağımsız değildir. İnsanlar dünyanın kaynaklarını değerlendirirken, akıllarıyla verdikleri kararları, gönülleriyle uygulamasını başaramazlarsa, ekonomik krizlerin üstesinden gelemezler. Tarihin her döneminde, ekonomik, siyasal ve kültürel krizler, ülkelerin dünyanın zenginliklerini değerlendirme güçlerini yitirmelerinden kaynaklanmıştır.
Ekonomi Komünizmde, Kapitalizmde olduğu gibi, bir amaç değil, bir araçtır. Hayatın odak noktasında, ekonomi değil insan vardır. Kazanç her şeydir diyenler, bütün ülkelerde bunalımların ve krizlerin tetikleyicileri olurlar. Kazanmayı daha çok kazanmayı amaç edinenler, baş tacı edindikleri kazançların yol açtıkları, ekonomik depremlerin altında kalırlar. Yalnızca kazançlarını büyütmeye çalışanlar, kazançlarından daha çok krizleri büyütürler.
İnsanlar dünya kaynaklarının hayatlarındaki yerlerini ve değerlerini bilirlerse, hiçbir şeyin kıtlığı çekilmez, herkesin karnı doyar, kimse kimseye el açmak zorunda kalmaz. Yirmi birinci yüzyılda dünyanın güç kaynakları, üretmediklerini tüketenlerden, tükettiklerinden daha fazlasını üretenlere geçecektir. Sınırlı ekonomik ve doğal kaynaklar dünyasında, bütün ülkeler gözleri doyurmayı amaçlayan tüketime değil, karınları doyuran üretime önem vermek zorunda kalacaktır.
Sağlıklı ekonomi, faizsiz üretime, alkolsüz topluma, kumarsız hayata dayanır.
Sürdürülebilir ekonomilerde, kimse elinin emeğinden fazlasına özenmez.
Üretim gözleri doyurmak için değil, karınları doyurmak için yapılır.