Seküler kültürün öncüleri Batı toplumlarıyla, kutsal kültürün öncüleri Doğu toplumlarını, birbirinden ayırmada, paraya bakışları turnusol kağıdı görevi yüklenir. Seküler kültürde para, hayatın varoluşunun yeri doldurulması mümkün olmayan, tek amacı olarak görülür. Kutsal kültürde paraya hayatı kolaylaştırmanın ve güzelleştirmenin araçlarından biri gözüyle bakılır. Hayatın her alanında, birinde para her şeyken, birinde bir şeydir.
Seküler kültürün kutsal kültürü bütünüyle, hayatın dışına attığı Batı dünyasında para, toplumun bütün kesimlerinin, hızına ayak uydurmaya çalıştığı bir trene benzer. Kutsal kültürün hayatı bütün boyutlarıyla, kuşattığı Doğu dünyasında para, yetişebilen herkesin yararlandığı, hayatı kolaylaştıran bir kervan konumundadır. Biri toplumu peşinden sürükler hızına uymaya zorlar, biri toplumun peşine düşer, toplumun içinde hayatın bir parçası olur.
Hayatın katlanılır kılınmasında, para her şeydir diyen seküler kültür, paradan para kazanmak için, her yola baş vurmaktan geri kalmıyor. Parayı elden ele ortadan kayboluncaya kadar dolaştırmayı başaranlar, paradan en çok parayı kazanıyorlar. Bu yüzden seküler ekonomilerde, paralar kuruluş kasaları, insanların cepleri arasında değil, bankalarda hesapları arasında dolaşıyor. Paranın nereden geldiği ve nereye gittiği değil, her el değiştirişte ne kazandırdığı önem kazanıyor.
Bütün dünyada uygulanan yüksek faiz oranlarına, önemli işlem giderlerine rağmen, insanların çoğunluğu, kredi kartlarıyla alışveriş yapmak için yarışıyorlar. Kuruluşlar insanlara “Bu ay al altı ay sonra öde” diyerek, bankalar aracılığıyla alışverişi özendirmede çok başarılılar. Bu yüzden bütün ülkelerde insanlar ne kazandırdıkları ve ne kaybettirdikleri, açıkça bilinmeyen kartların, bağımlısı haline geliyorlar. Artık insanların ceplerindeki paralarına değil, ellerindeki kredi kartlarına önem veriliyor.
Bankaların faizin kazanç elde etmenin, en uygun yöntemi olduğunu sürekli vurgulamaları, kaynakları uzun dönemli yatırımlardan kısa dönemli yatırımlara yönlendirerek, toplumların üretim güçlerini yitirmelerine yol açmaktadır. Bunun için kutsal kültürlerde para ticaretine, tarihin hiçbir döneminde sıcak bakılmamıştır. Yahudilerin öncülük yaptıkları para ticaretinin olumsuzluklarını, Shakespeare “Venedik Taciri” oyununda büyük bir ustalıkla anlatır.
Dünyanın her yanında bankaların, haksız ve aşırı kazançlarının önüne geçme, insanlar bir yabancı dil öğrenir gibi, paranın küresel dilini öğrenmelerine bağlıdır. Bütün ülkelerden insanlar, aylık gelir ve giderleri izlemesini bilme, ev sahibi olmanın yöntemlerini araştırma ve emeklilik işlemlerini takip etme sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalıyorlar. Dünyada her yerleşim yerine ulaşan Venedik Tacirleri, faiz oyunlarıyla herkesin gözlerini boyarak, akıllarını başlarından alıyorlar.
Dünyanın karşı karşıya olduğu ekonomik krizlerin üstesinden gelecek olanlar, seküler dünyanın bilginlerinden önce, kutsal dünyanın bilgeleridir.
Seküler kültürün savunucuları şehirlerin merkezlerini banka binalarıyla doldururarak, her yerde paradan para kazanmayı özendirmektedirler.
Kutsal kültürle yoğurulanların dünyasında, para bankalarda dolaştırılarak değil, çarşılarda dolaştırılarak kazanç sağlanır.