İnsanların sevgiyle silahlandıkları sevgi toplumlarında, Yunus’un yüzyıllar öncesinden haber verdiği gibi, sevenler sevilirler sevilenler severler. Kültürel, siyasal ve ekonomik hayatın canlılığı, sevgiyi sevgiyle zenginleştirmekten kaynaklanır. “Sevelim sevilelim” diyen toplumların pazarlarında, iyilikler alınır iyilikler satılır, iyiliklerden teraziler tutulur, iyilikler iyiliklerle tartılır. Bütün boyutlarıyla hayat ömür boyu süren, uzun soluklu zorluklarla dolu iyilik yarışıdır.
Sevgi toplumlarında hiçbir sevgi, daha büyüğü hayal edilmeyecek kadar büyük değildir. Nefret çağında, sevgide sınır tanımayanlar, sınırsız sevginin kaynağı olurlar. Sevgi toplumunda insanlar, ulaşılacak sevgiyi hayal ederler, hayal ettikleri sevgiye ulaşırlar. Albert Einstein’ın vurguladığı gibi: “Hayal gücü bilgi gücünden daha önemlidir”. Hayal gücü bilgi toplumlarında daha çok, sevgi toplumlarında zenginleşerek, karşı konulmaz bir dönüştürücü güç kazanır.
Bilgi toplumları insanları doğal dünyanın, sevgi dolu bağrından alarak, göklere savaş açarcasına uzanan, gökdelenlerin bağrına atmıştır. İnsanlar bilinen tabiatın sınırsız zenginliklerinden uzaklaşarak, gökdelenlerin sınırlı yapay dünyalarına kapanmak zorunda kalmışlardır. Dünyanın neresinde olursa olsun, bütün büyük şehirlerde, insanlar tabiattan uzaklaştıkça, toplum kesimlerini bir arada tutan sevgiden uzaklaşmışlar ve birbirlerine yabancılaşmışlardır.
Bilgi toplumlarının büyüttüğü New York gibi, gökdelen ormanına dönüşen şehirlerde, nereye giderlerse gitsinler insanların karşılarına, dış dünyaya bütünüyle kapalı cam ve çelik duvarlar çıkmaktadır. İnsanları birbirine yabancılaştıran bilgi toplumlarında, dostların, arkadaşların yerlerine akıllı telefonlar geçmiştir. Artık insanlar birbirlerinin yüzlerini telefon ekranlarında görülyorlar. Sürekli yeni işlevler yüklenen telefonlar, yalnızlaşan insanları iyice yalnızlaştırıyorlar.
Bilgi toplumlarında akıl gözüyle, sevgi toplumlarında gönül gözüyle görülür. İnsanlar ne hayal ederlerse, onu görürler onunla yaşarlar. Ancak akıl gözüyle, gönül gözüyle görülenler görülmez. Anadolu’nun büyük bilgeleri, “Akıl hesap yaparken gönül güler” derler. Sevgi toplumunda insanların gücü, akıl gözleri yanında, gönül gözleriyle görmelerinden kaynaklanır. Gönül gözü sevginin gözüdür. Sevgiyle yoğurulan toplumlarda, insanların dış dünyalarından önce iç dünyaları zenginleşir.
Bilgi toplumları makinaların denetimindeki insanlarla üretim peşinde koşarlarken, sevgi toplumları insanların denetimindeki makinalarla üretim peşinde koşarlar. Bilgi toplumlarında akıl alınır, akıl satılır. Sevgi toplumlarında, gönül alınır gönül verilir. Sevginin çoğaltan ve çarpan etkisini bilen insanlar, hem kendilerini hem çevrelerini dönüştürecek bilgi ve bilgelik kazanırlar. Onların görünmeyen ve bilinmeyen silahları karşısında, görünen ve bilinen bütün silahlar güçlerini yitirirler.
İnsanların sınırsız sevgi dünyaları ne kadar büyütülürse, sınırlı bilgi dünyaları o kadar geliştirilir.
Sevmesini bilenlerin hem bilgileri hem bilgelikleri, binlerce yıl yaşamışcasına zenginleşir.
Akıl ve gönül gözleri açık olan insanlara, iki dünyanın kapıları birden açılır.