Yirminci yüzyılda ülkelerin zenginliği, finansal sermayeden kaynaklanmıştır. Yirmi birinci yüzyılda, entelektüel sermayeden kaynaklanacaktır. Geçen yüzyılın simge kuruluşu Ford’tur. Yeni yüzyılın simge kuruluşu da Facebook’tur. Biri elle tutulur, gözle görülür, ürünler üretirken, biri elle alınmayan ve gözle görünmeyen hizmetler üretmektedir. Birinin üretiminde görünen,birinin üretiminde görünmeyen varlıklar önemlidir.
Silikon Vadisi kuruluşu olan Intel’in kurucularından Andrew S. Grove’un, “Only Paranoid Survive” kitabında vurguladığı gibi, dünya bir stratejik dönüm noktasında geçmektedir. Yeni dönemde kuruluşların fiziksel varlıklarından daha çok, fiziksel olmayan varlıkları büyük önem kazanmıştır. Açık alanlardan, binalardan ve makinalardan oluşan fiziksel varlıklar, kuruluşların bilançolarında yer alırken, kuruluşun kültürünü oluşturan, fiziksel olmayan varlıklar yer almazlar.
Yeni yüzyılda kurum ve kuruluşların başarısı, finansaldan sermayeden önce entelektüel sermayeye dayanacaktır. Bilgi toplumlarında kuruluşların, yeni ürünler ve yeni hizmetler geliştirme gücünü, dünyaya açık entelektüel sermayeleri belirlemektedir. Dünyada kıtlığı çekilen finansal sermaye değil, entelektüel sermayedir. Denizlerdeki balıklar, yer altındaki madenler, değerlendirilmeye hazır kaynaklar değildir. Onlar entelektüel bilgi ve bilgelik birikimiyle değerlendirilirler.
Ekonomi ve İşletme bilimlerinin ilkeleri ışığında, verimli olarak kullanılamayan kaynaklar, ister finansal, ister entelektüel olsun, zaman içinde eriyip giderler. Bu yüzden Anadolu’da “Hazırdan tüketene dağ dayanmaz” denilir. Üretmeden tüketmeye, vermeden almaya, çalışan kurumlar ve kuruluşlar, kendileriyle birlikte toplumlarını büyük bir yoksulluğa sürüklerler. Toplumların görünmeyen zenginliği, entelektüel sermayeleridir. Yoksulluğun demir kafesi, entelektüel sermayeyle parçalanır.
Bir ülkede entelektüel sermaye yetersizse, o ülke petrol denizi üzerinde yüzüyor olsa da yoksulluğun demir kafesini parçalayamaz. Güçlü ve zengin bir entelektüel sermaye, Japonya’da olduğu gibi, doğal zenginliklerden bütünüyle yoksun bir ülkeyi, uzun dönemde dünyanın en büyük ekonomilerinden, birine dönüşmesinin yolunu açmakta güçlük çekmez. Entelektüel sermayeyle kaynaklar, yoksulluğu ortadan kaldıran, ürün ve hizmetlere dönüşürler.
Entelektüel sermaye diğer üretim faktörleri gibi, azalan verimler yasasına bağlı değildir. Çalışanların kuruluşlarına katkıları kimsenin birikimini azaltmadığı gibi, kurumların birikimlerini paylaşmaları güçlerini zayıflatmaz. Sanayi toplumlarında herkesin finansal sermaye sahibi olması mümkün değildir. Bilgi toplumlarında eğitim almış herkes, belirli bir entelektüel sermayeye sahip olur. Öğrenmesini öğrenenler, entelektüel sermayelerini sürekli zenginleştirirler.
Bilgi toplumlarında sanayi toplumlarının kavramları ve yöntemleri geçerliliklerini yitirmişlerdir.
Bilinen Komünizm ve Kapitalizm ölmüştür, yıkıntıların arasından yeni bir dünya doğmaktadır.
İster finansal ister entelektüel olsun, dünyada sermayenin ülkesi yoktur ilkesi vardır.