Dünya ekonomisini özel, kamu ve gönüllü kuruluşların yöneticileriyle birlikte, üretenler ve tüketenler yönlendiriyor. Onlar toplumlardan aldıklarıyla ve toplumlara verdikleriyle, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında vazgeçilmez bir yer tutarlar. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, geliştirdikleri bilgilerle iyiliklere yol açtıkları gibi, kötülüklere de yol açarlar.
Üreticileriyle ve tüketicileriyle, hiçbir siyasal sınır tanımadan, bütün ülkelerde kendilerine geniş alanlar açan kuruluşlar, kurumsal ve toplumsal sorumluluklarını unutarak, yalnızca ekonomik kazançlar peşinde koşamazlar. Onlar toplumsal kazançlara önem verirlerse, her ülkede varlıklarını korurlar ve kalıcı izler bırakırlar. İyiliklerden daha çok kötülükleri büyüten, olumsuz katma değer üreten kuruluşlar, düz kare dünyanın hiçbir ülkesinde kendilerine yer bulamazlar.
Olumlu katma değer üreterek, iyilikte sınır tanımayan kuruluşlar olduğu gibi, olumsuz katma değer üreterek, kötülükte sınır tanımayan kuruluşlar da vardır. Kuruluşlar ürettikleri olumlu ve olumsuz katma değerlerle, tarihin her döneminde iki yanı keskin kılıç gibi olmuşlardır. Bu yüzden gizliliğin olmadığı yeni dünyada, kuruluşların ekonomik kazançlar yanında, toplumsal kazançlara en az ekonomik kazançlar kadar, değer vermeleri büyük önem kazanmıştır.
Kuruluşlarda iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek kuramsal olmaktan çıkarak, bütün boyutlarıyla hayata taşınmıştır. Bunun için kuruluşlar arasında açıklık içinde yarışma, her alanda iyiliklere giden yolları genişleterek, kötülüklere giden yolları daraltmıştır. Gizliliğin anlamını yitirdiği dünyada iyilikte yarışmak, iyilikte yarışanların sayılarını çoğaltırken, kötülükte yarışanların sayılarını azaltır. Bütün kötülüklerin üstesinden, her alanda iyilikte yarışanlarla gelinir.
Küresel kuruluşlar bütün ülkelere uzanan satıcı ve alıcı ağlarıyla, ülkelerden daha etkili bir üretim ve dağıtım gücü oluştururlar. Bu yüzden ülkelerin zenginliklerini büyütmede yoksulluklarını azaltmada, kuruluşların güçleri çoğu defa devletlerin güçlerinden daha büyük olur. Kuruluşların birbirleriyle iyilikte yarışmaları, ülkelerin ekonomik ve kültürel atılımlarına yeni açılımlar kazandırır. Dünyada toplumların üretim güçlerini geliştirmede, sürükleyicilik devletlerden kuruluşlara kaymıştır.
Dünyanın her ülkesinde satıcıları ve alıcıları olan kuruluşlar, ekonomik katkılarıyla birlikte toplumsal katkılarını büyüterek, ömürlerini uzatırlar ve arkalarında silinmez izler bırakırlar. Bunu için bütün ülkelerde kuruluşlar, ekonomik ve yasal sorumluklarıyla, kurumsal ve toplumsal sorumluklarını eksiksiz olarak yerine getirmeye çalışırlar. Kuruluşlar yaşadıkları dünyaya katkıda bulunmada, birbirleriyle yarışmazlarsa, gölgelerine sığındıkları ağaçları keserler.
Üretimde yarışmanın olmadığı toplumlarda, kimse yoksullaşmanın üstesinden gelemez.
Doğrulukta yarışmak, pusulanın Kuzeyi göstermesi gibi, iyiliğin yönünü gösterir.
Ülkelerde bütün kötülüklerin önüne, iyilikte zahmete katlananlarla geçilir.