Bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan terör eylemleri, İslam dünyası kadar Batı dünyasını da can evinden vuruyor. Bütün ülkelerdeki ekonomik ve siyasal sorunların, kurşun atılan savaş alanlarında değil, oy atılan seçim sandıklarında çözülmesi, barış arayan dünya için hayati önem taşıyor. Demokrasi ve ekonomisi gelişmemiş Doğu dünyasıyla, demokrasisi ve ekonomisi gelişmiş Batı dünyası arasında uyum ve dengenin sağlanmasında, moderatörlük görevi demokratik ülkelere düşüyor.
Hem Doğu hem Batı ülkesi olan Türkiye, kültürel derinliğiyle, ekonomik zenginliğiyle ve demokratik yönetimiyle, Avrupa ile Asya arasında bir çevre ülke olmaktan daha çok, bir merkez ülkedir. Demokratik kültürü özümseyen ve içselleştiren Türkiye, Batı ile İslam dünyası arasındaki barışın en büyük ve en güçlü güvencesidir. Türkiye’de terör olursa, hem İslam hem Batı dünyası, ekonomik ve siyasal krizlerden kurtulamaz. Dünyadaki bütün krizlerin kaynağında terör vardır. Suçsuz insanları hedef alan terör, döner dolaşır kendisini destekleyenleri vurur. Bu yüzden terör bütün ülkelerin, birlikte savaşması gereken ortak bir düşmandır.
Dünyanın her yanında, dinine, ırkına ve yaşına bakmadan, herkesin güvenliğini tehdit eden ve kamu düzenini sarsan terörle savaşmak, bütün dünyanın başta gelen görevidir. İnsan hayatına hiç önem vermeyen, kamu düzenini altüst eden terör, toplumların ana sorunudur. Terör sorununu barışla çözmek, savaşla çözmekten çok daha önemli ve çok daha etkilidir. Kamu düzeninin sağlanmasında, dönüştürücü barışın öncüleri, akılarıı hem başlarında, hem gönüllerinde olan liderlerin, önemli ve büyük sorumlulukları vardır.
Akıllarıyla karar veren, gönülleriyle uygulayan liderler, kutup yıldızına benzerler. Nasıl kutup yıldızı, sürekli kuzeyi gösterirse, liderler da akıllarıyla yönetenlerin , gönülleriyle yönetilenlerin yanında yer alarak, sürekli doğru olan, yapılması gerekeni gösterirler. Onlar çağlarından sorumludurlar. Liderler düşünceleriyle ve eylemleriyle, korkuları ve düşmanlıkları büyütmezler, hem yönetenlere hem yönetilenlere ümit ve güven verirler, Terör eylemlerinin üstesinden gelmenin yol haritası liderlerdedir. Onlar gözleriyle uzakları görürler, ellerini bütün insanlara uzatırlar.
Aklın özünü gönlün sözüne dönüştüren liderler, bilgeliğe dönüşen bilgiyi, akıldan akıla olduğu kadar gönülden gönüle, bir meşale gibi bir kuşatan bir kuşağa taşırlar. İnsanların düşünce ve eylem dünyaları gönüllerinde gizlidir. Dönüştürücü sözün ustası liderler, insanların gönlünde gizli olanları, dillerinde açığa çıkarırlar. Özü söze, sözü öze dönüştüren liderlerle, hayat anlamlı ve yaşanır kılınır. Liderler tutumlarıyla ve davranışlarıyla, insanların özgürlükleri gibi, güvenliklerinin de önemli olduğunu sürekli vurgularlar.
Görevleri iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek olan liderler, birbirleriyle savunulmaz olanı savunmak için değil, savunulmayanı savunmak için yarışırlar.
Yirmi birinci yüzyılı dönüştürecek liderler, “iktidarı” severim, ancak “demokrasiyi” daha çok severim diyerek, iktidar körlüğüne düşmeyen liderlerdir.
İnsanlık tarihinin her döneminde, “bir insanı koruyan bütün insanlığı korur” demesini bilen liderler, arkalarında silinmez izler bırakmışlardır.