Dünyanın “Çağdaş Roma İmparatorluğu” Amerika, bütün dünyadan gelen göçmenlerin kurduğu, bir göçmenler ülkesidir. Kızılderililerin dışındaki Amerikalıların hepsi, Kolomb”tan sonra gelen Avrupalı yabancılardır. Amerika Afrikalıların bir Afrika’sı, İngilizlerin bir İngiltere’si, Almanların bir Almanya’sı, İspanyolların bir İspanya’sı, İtalyanların bir İtalya’sı, Yahudilerin bir İsrail’i, Çinlilerin bir Çin’i, Hindistanlıların bir Hindistan’ı, Pakistanlıların bir Pakistan’ı, Mısırlıların Bir Mısır’ı olan, büyük bir ülkeler ülkesidir. Amerika’nın geleceğinde beyaz Avrupalılar değil, siyah Afrikalılar vardır. Bu yüzden dünyanın en güçlü ülkesi Amerika, yalnızca Amerikalılar için değil, bütün dünya için önemlidir
Amerika’yi yeni bir “Altın Ülke” olarak gören açgözlü aç Avrupalı göçmenler, Amerika”nın yerlilerine, Arapların İspanya’da, Türklerin Doğu Avrupa’da davrandıkları gibi davranmamışlardır. Avrupalılar Amerika’ya ellerinde silahlarla gitmişler, Avrupa’nın yağmacı Haçlı kültürünü Amerika”ya taşımışlardır. New York Avrupalıların Amerika’daki Kudüs’leri, Amerika “Vaad Edilmiş” ülkeleri olmuştur. Onlar Tevrat’ta müjdelenen ülkeyi ele geçirmek, Amerika’nın yerlilerini bütünüyle kılıçtan geçirmişlerdir.
Avrupa’nın ekonomik, siyasal ve kültürel tarihinde, savaşın vazgeçilmez bir yeri vardır. Avrupa’nın tarihi, savaşların tarihidir. Rönesans sonrası Avrupa’nın zenginliğinin ana kaynağı savaşlarda yapılan yağmalardır. Amerika Avrupa’nın savaş odaklı geleneğini sürdürüyor. Amerika, Vietnam’a, Irak’a ve Afganistan’a ordularıyla, değerli cam ürünleri satan bir mağazaya, bir fil gibi girerek her şeyi kırıp dökmüştür. Amerika’nın yol açtığı savaşların faturasını, dünyadaki bütün devletler ödemektedir.
Amerika”da Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında kıran kırana geçen bir seçimi, Amerika’nın ulusalcıları değil, küreselçileri kazanmıştır. Amerikan’nın seçimleri Amerikalıları ilgilendirdiği kadar, dünyadaki her ülkeyi de ilgilendiriyor. Amerika yüzen ve uçan ordularıyla, küresel şirketleriyle, sosyal medya kuruluşlarıyla, üniversiteleriyle bütün ülkeleri etkilemektedir. Bunun için Amerika yalnızca Amerikalılara bırakılırsa, bütün dünya yakılan yıkılan Irak”a dönüşür.
Bütün dünyada savaş rüzgarlarından daha çok, barış rüzgarlarının estiği, gizliliğin olmadığı, uzaklık ve yakınlık farkının kalktığı bir dönemde, Amerika’nın, Almanya’nın, Fransa’nın, Rusya’nın ve Çin’in küresel dalgalara, demokratik gelişmelere direnmesi mümkün değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, zamanı gelmiş bir değişime direnilmez. Toplumun ana kesimlerine zarar vermemek için, değişim süreci ustaca yönetilir. Düz kare dünyada barış içinde değişmesini bilmeyen ülkeler, savaş içinde değişmek zorunda kalırlar.
Deri değiştirmeyen yılanların yaşayamadıkları gibi, değişmesini bilmeyen ülkeler de yaşayamazlar. Ülkelerin küreselleşmeden yararlanmaları, değişim rüzgarlarına karşı sınırlarındaki bütün duvarları, “Berlin Duvar”ını yıkar gibi yıkmasını bilmelerine bağlıdır. Sınır duvarlarının yıkıldığı, merkez ve çevre farkının olmadığı kare dünyada, sınırlarına duvar ören ülkeler, duvarların altında can verirler.
Düzleşen dünya, silahlı savaş güçlerinin değil, silahsız barış güçlerinin dünyasıdır. Kare dünya savaşlarında, savaşların kazananları, barışların kaybedenleri olmaz. Yeni dünya savaşlarında, taraflar birlikte kaybederken, barışlarda taraflar birlikte kazanırlar.
Yeni dönemde göçmenler ülkesi Amerika, bütün ülkelerin desteğini alarak, “Savaş Birleşik Devletleri”nden, “Barış Birleşik Devletleri”ne dönüşmenin, ekonomik ve kültürel altyapısını oluşturmalıdır.
Silahlı sert güçlerden daha çok, silahsız yumuşak güçlerin belirleyici olduğu kare dünyada, iyi ve yararlı savaş, kötü ve zararlı barış yoktur.