Düşünceleriyle ve eylemleriyle bilgiyi ve bilgeliği arayanlar, bilgi ve bilgelik kazanmada yarışanlar, bütün dünyada bilgiyi bilgeliğe dönüştüren, bilge insanlar olmaya çalışan insanların kutup yıldızları olurlar. Görünmeyen üniversitelerde bilgi ve bilgelik kazanmak için, neleri bilmek ve neleri yapmak gerektiği, ayrıntılı olarak ele alınır, enine boyuna tartışılırak özümsenir. Dergahlarda “İnsanların gönüllerinin derinliklerinde uyuyan bilgeler vardır” denilir. Görünmeyen üniversiteler kendilerine özgü eğitim yöntemleriyle, insanların gönüllerinde uyuyan bilgeleri uyandırırlar.
İnsanlar dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, bütün ülkelerde her zaman, hayatın nasıl kazanılacağı ve nasıl yaşanılacağı konusunda, yol gösterici eğitime ihtiyaç duyarlar.Görünen ve görünmeyen bütün üniversitelerinde, eğitimin ve öğretimin amacı, ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünü büyütmek için, insanlığın ortak düşünce ve eylem birikimine katkıda bulunmaktır. Eğitimde ve öğretimde ana yöntem, her yerde güler yüz ve tatlı dil olmuştur. Karşılıklı öğrenmeye öğretmeye dayanan eğitim sürecinde, insanların kültürel ve ekonomik üretim güçlerine yeni açılımlar kazandırılır.
Dergahlarda yüz yüze karşılıklı sevgi ve saygı içinde, zenginleştirilen bilgi ve bilgelik, bütün insanlığın ortak düşünce ve eylem hazinesidir. Görünmeyen üniversitelerde yerin üstündekilerle olduğu kadar, yerin altındakilerle iletişim ve etkileşim içinde olan, eğitim ve öğretim çalışmaları kesintisiz devam eder. Dünyanın bütün şehirlerinde camilerin çekim alanında oluşan, her yaştan insanların katıldığı, görünmeyen üniversiteler vardır. Herkese açık üniversitelerde elbirliği, işbirliği ve güçbirliği yapılarak, eğitim hayatla bütünleştirilir, kimin neye yatkınlığı varsa ortaya çıkarılır.
Harvard, Stanford, Cambridge, Oxford, Berlin ve Sorbonne başta olmak üzere, dünyanın bütün üniversitelerinde, yalın üretim, yalın tüketim, yalın yönetim, yeşil devlet, yeşil ekonomi, yeşil işletme konularında araştırmalar yapılıyor, eğitimler veriliyor. Dünyanın önde gelen bütün üniversitelerinde, Dostoyevski’nin romanlarında tartıştığı “Eğer Allah yoksa her şey mubahtır” diyen, seküler kültürün değerleri tartışılıyor. Üniversiteler sürekli eğitim merkezleriyle ve uzaktan eğitim programlarıyla, kapılarını öğrenen ve öğreten olmak isteyen herkese sonuna kadar açıyorlar.
Toplumların ürün, hizmet ve bilgi üretme güçleri, dış dünyalarının zenginliklerinden daha çok, iç dünyalarının derinliklerinden kaynaklanır. İç dünyalarını derinleştirmeyen toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel krizlerinden uzak kalmaları mümkün değildir. Dış dünyanın yalınlaştırılarak zenginleştirilmesinde, insanlar arasındaki gelir farklılıkları değil, eğitim farklılıkları büyük önem taşır. Toplumların bütün kesimlerinde insanların bilgi birikimleri, gelir birikimlerinden daha hızlı ve daha eşit olarak artırılır. Bilgilerini büyütmesini bilenler, gelirlerini büyütmesini bilirler.
Dünyanın her ülkesinde üniversitelerin amacı, çok yönlü düşünen, sorunlara değişik açılardan bakan, öğrenmesini öğrenen gençler yetiştirmektir. Üniversitelerde gençlerin sıralara dizilerek, düşünmeden, araştırmadan, yorumlamadan notlar almaları, bütün dünyada eğitim olmaktan çıkmıştır. Artık üniversiteler hayatın nasıl kazanılacağına verdikleri önemdan daha fazlasını, nasıl yaşanılacağına vermak zorundadırlar. Bütün ülkelerde hayatın yaşanır kılınması için, Dergah kültürünün özü olan yalınlığın, öğrenilmesi ve öğretilmesi, bütün dünyada büyük önem kazanmıştır.