Son yüzyıllarda Batı dünyasında seküler kültür, kutsal kültürün yerini almıştır. İki yüzyıl boyunca, bütün dünyada sekülerleşme rüzgarları estirilmiştir, estirilmeye devam edilmektedir. Seküler kültürün para ticaretine dayanan, faiz odaklı, paradan para kazanma yöntemleri, New York’un Wall Street’tinden, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır. İrlanda’dan İzlanda’ya, Singapur’dan Dubai’ye kadar, büyük küçük bütün ülkelerin şehirleri, küresel bankalar tarafından baştan sona işgal edilmiştir.
Ülkelerde insanlar kutsal kültürle bağlarını kopararak, güzelliği arama aşklarını yitirirlerse, Cahit Zarifoğlu’nun bir şiirinde vurguladığı gibi: “Sokaklar banka dükkanlarıyla” dolar. Bunun için bütün ülkelerde bankalar, ekonomik yapının olduğu kadar, kültürel dokunun da gövdesini oluşturuyorlar. Dünyada alınıp satılan bir birimlik her ürüne karşılık, on birimlik para alınıyor, para satılıyor. Ülkeler arasında ürün ticaretinden kat kat fazla, para ticareti yapılıyor.
Ticaret ekonominin, ekonomi hayatın temelidir. Ticarette kazananlar kazandırırlar. Ticaretin olduğu yerde savaş olmaz, barış olur. Ancak ticarette belirleyici olan, ekonomik kazançlardan önce toplumsal kazançlardır. Kutsal kültürlerde ürünlerin, seküler kültürlerde paraların ticareti özendirilir. Kutsal kültürle yoğurulan ekonomilerin odak noktasında ürün ticareti vardır. Seküler kültürün oluşturduğu ekonomilerin merkezinde ise, paradan para kazanan, para ticareti yapan kuruluşlar yer alır.
Dünyanın her ülkesinde paranın değeri, paraya değer verenlerden, parayı baş tacı yapanlardan kaynaklanır. İnsanlar parayı başlarının üstünden daha çok, ayaklarının altında tutmayı başarırlarsa, sanal ekonomilerden önce, reel ekonomileri güçlendirirler. Devletler paradan para kazanmayı özendirirlerse, finansal krizleri büyütürler. Bunun için, bütün dünyada parayı değerlendirmenin, paraya sahip olmaktan çok daha önemli olduğu vurgulanır. Bu yüzden, her ülkede ‘para iyi bir ast, kötü bir üsttür’ denilir.
Seküler kültürde insanlar para kazanmak için yaşarlar. Kutsal kültürde para, hayatı kolaylaştırmak ve yaşanır kılmak için kazanılır. Seküler kültürde para her şeydir, denildiği için, para için her şey yapılır. Paraya odaklanan seküler kültür, bankalarıyla, borsalarıyla, yedi yıldızlı otelleriyle, bütün dünyayı büyük bir ‘Las Vegas’a dönüştürmüştür. Dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, seküler insanların en değerli ve en önemli gıdaları, döviz kurları ve borsa endeksleridir. Onlar inançlarından ve değerlerinden değil, paralarından ve bankalarından güç alırlar.
Kutsal kültürde fiziksel üretici reel ekonomi büyütülürken, seküler kültürde finansal sanal ekonomi büyütülür. Reel ekonomi barışa giden yollara, sanal ekonomi savaşa giden yollara yeni boyutlar kazandırır.
Dünyada para ticaretinin artışına, paralel olarak krizler artar. Tarihin her döneminde para, savaşların hem anası hem babası olmuştur.
Ekonomide para, amaç değil araçtır, bir ürün gibi alınmaz, satılmaz, kazanılır, kaybedilir.