Dünyada Çin’nin ve Rusya’nın otokratik yönetimlerinin, öne çıktığı bir dönemde, bütün ülkeler demokratik yönetimi geliştirme yolunda, yeni açılımlar yapmak zorundadır. Ancak söz konusu demokrasi olunca, daha önce söylenenleri tekrarlamak yerine, geliştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak hayati önem taşıyor. Çünkü gizliliğin olmadığı kare dünyada, hiçbir ülkenin durduğu yerde değişmeden kalması mümkün değildir. Artık her ülke, ekonomik, siyasal ve kültürel varlığını koruyabilmek için, demokrasinin geleceğini geçmişinden daha güçlü kılmaya önem verme gereğini duyuyor.
Demokratik kültüre katkılarıyla tanınan Giovanni Sartori, “Demokrasi Teorisine Geri Dönüş” kitabında vurguladığı gibi: “Tarih bir Sisyph mitidir, her kuşak yeniden başlamak durumundadır”. Bütün dünya demokrasi tarihinde, yeni bir yol ayrımına gelmiştir. Kare dünyada bütün ülkelerin demokrasi kültürünü, zenginleştirmeleri bir zorunluk olmuştur. Bu bağlamda düz dünyanın, her alanda birbirlerine bağımlı oldukları ülkelerine, büyük görevler ve önemli sorumluluklar düşüyor.
Demokrasi, kültür ve ekonomi, küresel hukuk ve doğal etik ilkelerinin oluşturduğu büyük referans dairesinin, içinde birbirleriyle ortak alanı olan üç ana daire oluştururlar. Gönüllü kuruluşlar üç daire dışında kalan alanda yer alırlar ve her üç kesim arasında uyumu ve düzeni sağlarlar. Demokrasiyi siyasi partiler, ekonomiyi şirketler, kültürü seçkinler ayakta tutarlar. Büyük referans dairesinin merkezindeki ortak üretim alanı güçlü olursa, hem demokrasi, hem kültür, hem ekonomi güçlü olur.
Demokrasilerin, kültürlerin ve ekonomilerin sağlamlığı, ortak alanlarında yer alan, özgürlükler kadar farklılıklara saygılı, misyon ve vizyon sahibi liderlere dayanır. Ülkelerin geleceklerinin, geçmişlerinden daha güçlü olmalarında, belirleyici olan, doğal kaynaklar değil, doğal liderdir. Sağlıklı demokrasilerde, derin kültürlerde ve güçlü ekonomilerde bir değil, binlerce lider vardır. Onlar çekirdekte meyvayı, meyvada ağacı görürler, hayatın her alanında üretime büyük hız ve yoğunluk kazandırırlar.
Dünyanın bütün ülkelerinde hem demokrasi, hem kültür, hem ekonomi, göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen, oyunu ve parasını, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru yöntemle değerlendirmesini bilenler zenginleştirr. Onlar doğruluğun elinde kar gibi eridikleri için, onların elinde , demokrasinin, kültürün ve ekonominin kusurları kar gibi erir. Oyları ve paraları, onların paha biçilmez silahlarıdır. Demokratik dünya silahsız, otokratik dünya silahlı güçlerin dünyasıdır.
Demokraside, kültürde ve ekonomide seçenler ve seçilenler görev ve sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar. Bir kurum ya da kuruluş, baskı ve şiddetle rakiplerinin saha dışına çıkarılmasına seyirci kalırsa, önünde ya da sonunda kendisini sahanın dışında bulur.
Dostoyevski’nin “Karşıtlar olmasa, gelişme de olmaz: Çekim ve itim, akıl ve enerji, sevgi ve nefret, insan varoluşuna aynı derecede gereklidir” görüşü, demokrasilerin partileri, kültürlerin seçkinleri ve ekonomilrin şirketleri için geçerlidir. İyilikleri özendirmede, kötülükleri önlemede yarışmanın olmadığı toplumlarda, hayatın hiçbir alanında gelişme olmaz.
Dünyada demokrasinin, kültürün ve ekonominin kurumları ve kuruluşları arasında, kutsal kültürün büyük referans dairesinin içinde, iyilikte ve iyi işler yapmada yarışma olmazsa, ülkelerde üretimi artırmanın yolları, yeni açılımlar kazanmaz.
İyilikte yarışmasını bilmeyenler, kendilerini yarışma alanının dışında bulurlar. Katılıma önem veren demokratik yönetimler, her alanda iyilikte yarışmaya dayalı, hiçbir ayrıcalığın olmadığı açık kapı yönetimlerdir.
Demokratik yönetimlerde iyilikte yarışan çoğunluk, hiçbir zaman kötülükte yarışmaya, kötülükte birleşmeye kalkışmaz. İyilikte yarışmasını bilenler için, üretimde ve yönetimde yol birdir.