Seküler dünyada kutsal değerlerin, gündemden düşürülmesiyle oluşan siyasal yapılanmalarda, demokratik kuralların zenginleştirilmesi, demokratik kurumların geliştirilmesi, bütün ülkelerin karşı karşıya oldukları, sorunların başında gelmektedir. Dünyanın her ülkesinde, seçmensiz demokrasi isteyen yöneticiler, güvenlik sorunlarını büyüterek, katılımcı demokrasinin kuralları bir yana, temsili demokrasinin kurallarını da askıya almaktadırlar.
Atina demokrasisinin öncülüğün yapan Batı ülkeleri, Batılı olmayan ülkelerdeki demokratik hareketleri desteklemedikleri gibi, dünyadaki bütün demokrasi dışı yönetimlerin, elindeki doğal kaynaklardan yararlanmak ve silah satışlarını artırmak için, dayatmacı devletlerin en büyük destekçileri olmaktadırlar. Aydınlanma döneminden beri, demokratik kurumları ve kuralları geliştirmeye çalışan Batı ülkeleri, hep kendilerine demokrat olmuşlardır.
Dünyada yalnızca Doğu ülkelerinin seçmenleri değil, Batı ülkelerinin seçmenleri de, bütün kurumlarıyla ve bütün kurallarıyla, kusursuz işlerlik kazanmış, demokratik yönetimler istemektedirler. Gecelerin gündüzlere dönüştüğü, gizliliğin olmadığı, sosyal medyadan yararlananların, sayılarının milyarları aştığı kare dünyada, seçilenlerin değerleriyle birlikte, seçenlerin değerleri de belirleyici bir güç ve vazgeçilmez bir önem kazanmıştır.
Demokratik kuralların işlevlerinin ve demokratik kurumların görevlerinin, açık seçik olarak ortaya konulması, gerekli olmakla birlikte hiçbir zaman yeterli olmamaktadır.Dünyanın neresinde olursa olsun, demokrasi hukukla, hukuk kurumlarla güç ve üstünlük kazanır. Devlet kurumlarındaki dayatmaların üstesinden, yalnızca seçmenlerin yanında yer alan, bağımsız ve tarafsız hukuk gelir. Yöneticlerin değil, hukun üstünlüğü vardır.
Gizliliğin olmadığı seçilenler kadar, seçenlerin de oldukları gibi görünmeleri, göründükleri gibi olmaları, demokratik kuralların ve demokratik kurumların en büyük güvenceleridir. Onlar her yerde ve her zamanda geçerli, değerleriyle değersizliklerin, ilkeleriyle ilkesizliklerin üstesinden gelmeyi bilirler.Onların en büyük sermayeleri dürüstlüktür, düşüncelerinde ve eylemlerinde, kuralsızlığa ilkesizliğe yer yoktur.
Dünyada katımcı ve paylaşımcı demokrasiye, yeni açılımlar, yeni boyutlar kazandırmak, her ülkenin en başta gelen, en önemli sorunudur. Yirmi birinci yüzyılda, bütün ülkeler hayatın her alanında, örnek olma özellikleri olmayan, Atina toplumun değerlerinden önce, yönetenleriyle, yönetilenleriyle, Kıyamete kadar örnek olma özelliklerini koruyacak, Medine toplumunun değerlerine önem vermek zorundadırlar.
Dünya demokrasilerinin tek boyutlu seküler değerlerden daha çok, çok boyutlu kutsal değerlere ihtiyaçları vardır.
Demokrasilerin geleceteki başarısını Atina’nın ölü geçmişinden daha çok, Medine canlı geçmişi belirleyecektir.
Yirmi birinci yüzyılın demokrasileri, ölü Atina’ya değil, diri Medineye dayanılarak inşa edileceklerdir.