Bilgi ve bilgeliğe sevdalı, Bilge Sultan Fatih’in, İkinci Roma’yı İstanbul’a dönüştürmesinin ardından Anadolu insanına büyük fetih kapıları açılmıştır. Bilgeliğe dönüşen bilgiyi, yitirdikleri paha biçilmez bir hazine olarak gören Türkler, bilgi ve bilgeliğin peşinde Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, uzun bir bilgelik yolculuğuna çıkmışlardır. Yeryüzünde bilgelik yitirilse, Bilgelerin Sultanı Mevlana’nın izini sürenler, yitirilen bilgeliliği zenginleşmiş olarak tekrar bulurlar.
Fatih Ayasofya’dan yola çıkarak, Doğu Roma’nın şehri Yeni Roma’yı, Türk dünyasının şehri İstanbul’a dönüştürmüştür. İstanbul Üsküdar ile Mekke, Eyüp ile Medine, Kadıköy ile Kudüs kapısıdır. Dünya şehirlerinin anası Mekke’nin, Kurtuba’da ve Kazan’da batan güneşi, İstanbul’da yeniden doğmuştur. İstanbul’un odak noktası Fatih’tir. Fatih’i bilen bütün hazineleriyle İstanbul’u bilir. İstanbul’da aslına dönen Ayasofya, kutsal kültürün sürekliğinin ve bütünlüğünün simgesidir. Kutsal kültürde en başta olan İslam, sürekliği ve bütünlüğü sağlamak için, en sonda gelmiştir.
On beşinci yüzyılda, Avrupa’nın dönüştürülmesinde olduğu gibi, Yirmi birinci yüzyılda dünyanın dönüştürülmesinde İstanbul, Anadolu insanına yeni kapılar açacak, yeni fırsatlar sunacaktır. Ancak düz kare dünyanın dönüştürülmesi, yuvarlak küre dünyanın dönüştürülmesinde olduğu gibi, silahlı kurumlarla ve kuruluşlarla değil, silahsız kurumlarla ve kuruluşlarla yapılacak bir dönüşümdür. Yeni dönüşümün mimarları, bilgiyi nükleer silahlara dönüştüren kurumlar ve kuruluşlar değil, bilgiyi bilgeliğe dönüştüren, kurumlar ve kuruluşlar olacaktır.
Bilge Sultan Fatih gibi, Arapça ve Farsça yanında, İngilizce’nin ve Almanca’nın dayandığı, Latince ve Grekçeyi, anadilleri Türkçe kadar bilen kuşaklar yetiştirilirse, düz kare dünyanın bütün kapıları, Anadolu insanının kurumlarına ve kuruluşlarına sonuna kadar açılacaktır. Düz kare dünyada ülkelerin bayraklarını devletler değil, kusursuz ürün, hizmet ve bilgi üretmesini bilen, kusursuzlukta yarışan kurumlar ve kuruluşlar taşıyacaktır. Kare dünyada kusursuzluğu arayanlar, kusursuzluğun kaynağı olacaklardır. Geleceğin dünyasında, iki günü birbirine eşit olanlara yer yoktur.
Bilge Sultana kusursuzluğu arama yolunda, nasıl Bilgeliğin Zirvesi Akşemseddin yol göstermişse, düz kare dünyanın fatihleri olan kurumlara ve kuruluşlara da insanlık tarihinin eşsiz bilgeleri yol gösterecektir. Düz kare dünya vasat kurumların, vasat kuruluşların, vasat girişimcilerin dünyası değil, kusursuz kurumların, kusursuz kuruluşların, kusursuz girişimcilerin dünyasıdır. Kare dünya kurumların, kuruluşların ve girişimcilerin ülkeleri değil, ilkeleri önemlidir. Onlar kusursuzluğu yakalayan bilgileryle, hizmetleriyle ve ürünleriyle, bütün dünyada saygıyla karşılanırlar.
Düz kare dünyada ülkelerin baskısı yoktur, ilkelerin baskısı vardır. Her alanda vasatlık ilkesizlikten kaynaklanır. İlkeleri ilkesizlik olanlar, ilkesizliği baş tacı edinenler, vasatlığın oluşturduğu çelikleşmiş yapıları, dönüştürecek kurumların ve kuruluşların öncüleri olamazlar.
Düz kare dünyanın mimarları, kurumlarında ve kuruluşlarında hem Fatih gibi, hem Akşemseddin gibi olmak, bilgi ve bilgeliği altın oranda harmanlamak zorundadırlar.
Bilgiyi bilgeliğe, bilgeliliği bilgiye dönüştürecek olanların, akılları hem başlarındadır, hem gönüllerindedir.
Bilgeliğe dönüşen bilgiyle, bilgeler iki dünyanın kapılarını, bütün insanlığa açarlar.
Dünya tarihinde,Akşemseddin bilgeliğin Fatih bilginin sultanıdır.