Söz yazıya, yazı söze dönüşür. Yazıya dönüşen söz kalır. Sözü eyleme, eylemi söze dönüştürmek, edebiyatçıların işidir. Söz insanlığın ortak gönüllerinin, yazı da ortak akıllarının çağına yansımasıdır. Geçmişte söylenmiş sözü, geleceğe kalacak yazısı olmayan toplumlar, varlıklarını koruyamazlar. Toplumların düşünce zenginlikleriyle birlikte, eylem güçleri, söz ile yazı arasındaki, iletişim ve etkileşimin derinliğinden kaynaklanır.
Şairler sözün ustasıdır, şiir sözün özüdür. Şairler insanları şiirle düşündürürler. Toplumları dönüştüren şairler, hayatın şiirini yakalayan şairlerdir. Büyük şairleri olmayan toplumlar, hayatın hiçbir alanında kalıcı izler bırakamazlar. Toplumları güçlü kılanlar, ordulardan önce şairlerdir. Türkiye’yi savaş yıllarından, barış yıllarına büyük şairleri taşımıştır. Onlar olmasaydı, Anadolu insanının sözünün derinliği, yazısının zenginliği olmazdı.
Toplumları dönüştüren, gücü yakalayan şairlerin, şiirlerinde kendilerini bulanlar, hayatı daha derinden kavrayan bir mis- yon, bütün insanlığı kucaklayan bir vizyonla, dünyaya bakarlar. Dünyada ve Türkiye’de, Sağ ve Sol çatışmalarının üniversite- lerden, bütün ülkelere yayıldığı, insan hayatının hiç önemsen- mediği bir yüzyılda, sözün yorulma bilmez ustaları, insanları bütün silahlardan, daha etkili bir silah olan, şiirle silahlandırmayı bilmişlerdir.
Dönüştürü sözün öncüleri, baskı ve şiddet fırtınaları değil, ümit ve güven rüzgarları estirirler. Toplumları orduların silahları değil, şairlerin şiirleri dönüştürür. Şairler omuzlarında silah değil, gönüllerinde şiir taşırlar. Gönüllerin kazanılması, dünyaların kazanılmasından çok daha zordur. Gönüllerin fatihleri savaşların kartalları değil, barışların güvercinleridir. Dünyanın her yanında güvercinlerle kartallar hesaplaşmaktadır.
İnsanlık tarihinde Habil’den ve Kabil’den bu yana, barışın güvercinleriyle savaşın kartalları, geliştirdikleri silahlarla birbirleriyle, hem yarışmakta hem savaşmaktadırlar. Dünyada nefretten beslenen, nefretle silahlanan savaşın kartalları, insanlığa yeni silahlar kazandırmışlardır. Sevgiden beslenen, şiirle silahlanan, barışın güvercinleri ise, dünyadaki bütün aydınlara, yeni görevler, yeni sorumluluklar yüklemişlerdir.
Tarihin her döneminde, barışın güvercinleri sütle, savaşın kartalları kanla varlıklarını korumuşlardır. Dünyada savaşa giden yolları kapatmak, barışa açılan kapıları çoğaltmak için, barış alanında yer alan, barışa gönül verenlerin, savaş alanında yer alan, savaşa güç verenlerden çok daha fazla olması gerekir.
Dünya tarihinin her döneminde,toplumlar savaşla değil, barışla dönüştürülmüştür.Anadolu’da “Zorla güzellik olmaz” denilir. Bunun için dünya barışının mimarları, ellerinde silah taşıyanlar değil, ellerinde gül taşıyanlar olacaktır.
Barışın güvercinleri olanlar, hayatı güzelleştirerek dönüştürürler, dönüştürerek güzelleştirirler. Şairler dünyada güzellik rüzgarları estiren, güzellik avcılarıdır.
Sözü şiire, şiiri söze dökenlerin, rüzgarını yakalayanlar, dün- yanın çorak topraklarını, bereketli topraklara çevirirler.
Öz ve söz arasındaki uyum ve düzen,şiirle sağlanır.Şiirle silahlanan dünyada savaş olmaz.