Ekonomik ve kültürel dünyanın yeni boyutlar kazandığı, doğruluğundan kuşku duyulmayan bilgilerin, geçersiz hale geldiği bir dönemde, bütün kuruluşların ayakta kalmak için, kendilerini sürekli yenilemeleri çok önem kazanmıştır. Bilinen yönetim ve üretim yöntemleri, karşı karşıya olunan sorunları çözmeye yetmemektedir. Her kuruluş bilinmeyen yolda ilerlemek için, her gün yeniden doğmak zorundadır.
Kuruluşların ömürlerini uzatmak için yenilenmeleri, engellerle dolu özen isteyen, zor ve zahmetli bir süreçtir. Nasıl ağaçlar gelişmeleri için, verimli topraklar isterlerse, kuruluşlar da gelişmek için, sağlıklı kültürel ortamlar isterler. Bütün ülkelerin finansal krizlerle çalkalandığı dönemlerde, güçlü ekonomik ve kültürel yapıların en büyük güvencesi, kurum kültürlerini oluşturmuş, kar amacı güden ya da gütmeyen kurumsallaşmış kuruluşlar olacaktır.
Ülkelerde değişik alanlarda ürün, hizmet ve bilgi üreten kuruluşların, yerel ve küresel pazarlarda üstünlük kazanmaları, ekonomik kaynakların zenginliğinden daha çok, kültürel kaynakların zenginliğine dayanır. Kültürleri yoksul olan toplumların, ekonomileri zengin olmaz. Kuruluşların üretim ve yönetim yöntemlerini geliştirmede, yönetenlerle yönetilenler arasında, uyum ve düzen kurum kültürleriyle sağlanır. Bütün ülkelerde kuruluşlar, kültürleriyle ayakta kalırlar.
Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kuruluşların kurum kültürleri, uzun yıllar içinde zenginleşe zenginleşe oluşur. Kurum kültürünü oluşturan değerlerin başında, ilgili tarafların katılımıyla birlikte karar alma yöntemleriyle, iletişime ve etkileşime açık, karşılıklı sevgiye ve saygıya dayanan, yönetim anlayışları gelir. Ülkelerde bütün kuruluşlar açıklık içinde, sürekli gelişen kurum kültürü oluşturarak, bütün dünya pazarlarında kendilerine yer bulan sıradışı ürünler üretirler.
Kuruluşların üretim güçlerinin büyütülmesinde, toplumların dar tavanlarından daha çok, geniş tabanlarının vazgeçilmez yerleri ve önemleri vardır. Büyük küçük bütün kuruluşları, toplum değişik kesimlerinin ilgisi ve beğenisi yaşatır. Bütün ülkelerde toplumların tabanları, hem kamu kuruluşlarının, hem özel kuruluşların, en büyük güvenceleri ve en etkili denetçileridir. Onlar satın alma ya da almama kararlarıyla, kuruluşları ya ödüllendirirler ya da cezalandırırlar.
Toplumların tabanlarının kuruluşlarla birlikte, yönetenleri adım adım izlemesiyle, üretimde ve yönetimde bütün haksızlıkların, bütün kötülüklerin üstesinden gelinir. Kamu ya da özel bütün kuruluşların, tavanları ve tabanları, toplumun bütün kesimleri tarafından, dikkatle gözlendiklerini bilirlerse, hiçbir zaman, hiçbir yerde alıcılarını yanıltmazlar, yanıltıcı yöntemlere başvurmazlar. Kurum kültürü açıklık kültürüdür, dürüstlükte yarışma kültürüdür.
Kurum kültürü kimsenin haksızlığa uğramadığı, küresel hukuk ve etik ilkeleriyle inşa edilir.
Dünyanın önde gelen kuruluşları, kurum kültürü oluşturanların arasından çıkar.
Kurum kültürüyle, yolsuzluklarla birlikte, yoksulluklar da yok edilir.