Dünyanın her yanında, insanların tüketim düzeylerini artırma yolunda, yapılan her yatırım ve atılan her adım, fizik dünyayla metafizik dünya arasındaki duvarları sağlamlaştırıyor. Oysa yaşanabilir bir hayat ve sürdürülebilir bir tüketim için, iki dünya arasındaki duvarların güçlendirilmesi değil, baştan sona bütünüyle yıkılması gerekir. Çünkü bütün krizler, iki dünya arasındaki aşılmaz duvarlardan kaynaklanmaktadır.
Metafizik dünyaya açılan kapıların, anahtarları peygamberlere verilmiştir. Onlar bütün insanlığa beyaz haberler getiren, eşsiz ve seçkin habercilerdir. İnsanlığın atalarının yitirdiği, sınırsız zenginliğin, haberleri peygamberlerdedir. Sezai Karakoç’un Yitik Cennet’te anlattığı yalnızca peygamberlerin değil, aynı zamanda insanlığın tarihidir. Bütün insanlığın, ekonomik, siyasal ve kültürel birikimi, peygamberler tarihinin ayrıntılı bir yorumudur.
Görünmeyen metafizik dünya, gözle görülen, elle tutulan ve dille tadılan fizik dünya kadar insanlara yakındır. Avrupa’da Antik Yunan’ın ve Eski Roma’nın, mitolojik dünyasının yeniden inşa edilmesiyle, duvarlarla ikiye bölünen bir bütün, yarım dünyaya dönüştürülmüştür. Yarım dünya yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, peygamberlerin haber verdiği, Yitik Cennet’in rüyasını görmeyenlerin elinde, Güney Amerika’nın hazineleri gibi yağmalanmaktadır.
İlk insandan bu yana fizik dünya, metafizik dünyanın ışığıyla aydınlatılmıştır. Süleyman Peygamber gibi, iki dünyanın sultanları olan peygamberler, dünyaları birbirinden ayıran sınırları kaldırmışlardır. Onların izlerinden gidenler ve onlara inananlar, iki dünyanın birbirinden ayrılmaz yapısının, iki ayrı alanı olduğunu görmüşlerdir. Yeryüzü ve gökyüzü gibi, fizik ve metafizik dünya, birbirinden ayrılmaz, birbirinin varoluş kaynağıdır.
Metafizik dünyayla iletişimi ve etkileşimi, ortadan kaldıran fizik dünya, hayatın yaşanabilirliğini baltalamakla kalmamış, kendi eliyle hayat kaynaklarını tek tek kurutmuştur. Yeryüzünün canlılığını koruyabilmesi için, nasıl gökyüzüne ihtiyacı varsa, fizik dünyanın anlam kazanabilmesi için, metafizik dünyaya ihtiyacı vardır. Çünkü fizik dünyanın sınırlı kaynakları, metafizik dünyanın kutsal yasalarıyla, denetim altına alınarak değerlendirilir.
Metafizik dünya ölümsüz, fizik dünya ölümlüdür. Kıyamet koptuğunda, fizik dünya dağlarıyla, denizleriyle, ovalarıyla ve şehirleriyle yok olup giderken, hem Cenneti’yle hem Cehennemi’yle metafizik dünya kalıcıdır. Bir ayağı görünen, bir ayağı görünmeyen dünyada olanlar, Kıyamet kopuyor olsa bile, ellerindeki tohumları toprağa saçarlar. Fizik dünyada ekilmeden, metafizik dünyada biçilmez. İki dünyada insanlar, Cennet’in ve Cehennem’in kapılarını, kendi elleriyle açarlar.
Dünyada “Cehennem başkalarıdır” diyenler, iki dünyada Cennet’i birden yitirirler.
Ekonomik ve kültürel gelişmenin şifreleri, kutsal kitaplara yüklenmiştir.
İnsan inandığını arar, inanan insan aradığını, er ya da geç bulur.