Toplumların ürün, hizmet ve bilgi üretim güçlerinin büyütülmesinde, kar amacı güden ya da gütmeyen, bütün kuruluşların vazgeçilmez bir yerleri vardır. Kuruluşları güçlü olmayan toplumların, ekonomilerinin güçlü olması mümkün değildir. Su kaynaklarından yoksun toprakların çoraklaşması gibi, kuruluşlardan yoksun toplumlar, hem ekonomik hem kültürel olarak yoksullaşırlar. Ülkelerin üretim güçleri kuruluşlarla büyütülür.
Dünya tarihinin her döneminde, küçük ya da büyük ekonomik ve kültürel kuruluşlar, hayatın merkezinde yer almışlardır. Her kuruluş ekonomik, siyasal ve kültürel çevredeki gelişmelere uyum sağlayabilmek için, ana değerlerini korurken, amaçlarına ulaştıracak araçları sürekli geliştirir.Yıllar içinde kuruluşların amaçları değişmez, araçları değişir. Kuruluşlar değişmeyen amaçlarına, sürekli değişen araçlarla ulaşırlar. Kuruluşların başarıları değişmeden gelişmesini bilmelerinden kaynaklanır.
Ülkeleri ekonomik ve kültürel bağlarla, birbirine bağlayan kuruluşlarda, amaçlar uzun dönemde çok yavaş değişirken, araçlar kısa dönemde çok hızlı değişirler. Kuruluşlar ister kar amaçlı olsunlar ister olmasınlar, ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle ve geliştirdikleri bilgilerle toplumları dönüştürürler. Kuruluşların yönetimi bütün ülkelerin sorunudur, bütün bilimlerin konusudur. Yirmi birinci yüzyıla sanayi değil, bilgi kuruluşları damgasın vuracaktır.
Kuruluşlarda karşılaşılan sorunların çözümünde, amaçların araç araçların amaç boyutları vardır. Başarılı yöneticiler yalnızca amaç ya da yalnızca araç üzerinde değil, her ikisinin üzerinde birden yoğunlaşırlar. Onlar her zaman, farklı açılardan bakarak, aynı resimde iki ayrı yüzü görmesini bilirler. Her yöneticinin kafasında yüzlerce resim vardır. Resimlerden bir kısmı, insanların yüzlerini oldukları gibi gösterirken, bir kısmı da olması gerektiği gibi gösterirler.
Yöneticiler çoğu zaman gördükleri yüzün, gerçekten gördükleri yüz olduğunu sanırlar. Oysa çoğu zaman bir resimde iki resim olur. Herkes aynı resmi görmez. İşletme yönetiminin gelenekselleşmiş programlarında gösterilen ve üzerinde uzun uzun tartışılan bir resim vardır. Söz konusu farklı açılardan bakmanın önemini vurgulayan resim, başta Stephan Covey’in “Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı” olmak üzere, pek çok yönetim kitabında öğretici bir eğitim aracı olarak yer alır.
Resime bakanlardan bir kısım, genç bir hanım görürken, bir kısmı büyük burunlu yaşlı bir hanım görürler. Her iki kesim de haklıdır, aynı resimde iki yüz, iki insan vardır. Bir kısım insanlar genç, bir kısım insanlar yaşlı insanı görürler. Resime dikkatle bakanlar, her insanın farklı yüzleri olacağını bilen gözler, aynı resimdeki iki ayrı yüzü, çok zorlanmadan kolaylıkla görürler. Tartışılan resim özel, kamu ve gönüllü kuruluşlarıyla, değişik boyutlarıyla bütün bir hayattır.
Bütün boyutlarıyla hayatın kalitesini artırmak için, belirgin olanın ötesine bakmak gerekir. Yüz yüze olunan ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlar çok boyutludur.
Kuruluşlar ve insanlar başarılı olmak için, karmaşık dünyaya bir bütün olarak, değişik açılardan bakmasını öğrenmek zorundadırlar.
Hayat değişik boyutlarıyla ele alınmadan, yüzeysel bir bakışla değerlendirilirse, ilk olarak belirgin olan yüzü görülür.