Aydınlanma döneminden bu yana, dünyanın her ülkesinde kutsal kültürle, seküler kültür arasındaki ilişkiler sorgulanmaktadır. Aydınlanma rüzgarlarının yol açtığı dalgalanmalar karşısında, bütün dünyada kutsal kültür, seküler kültüre bütünüyle teslim olmuştur. Türkiye’nin tek parti yıllarında olduğu gibi, bütün ülkelerde kutsal kültürün değerleri, ekonomik, siyasal ve kültürel yapıdan, bir bir sökülüp atılmıştır. Sosyal bilimlerde normatif değerler unutulmuş, pozitif değerler hiç tartışılmadan kutsanmıştır.
Bilginin hiyerarşisinde ilk sırada yer alan kutsal değerlerin, daha sonra gelen seküler değerleri yönlendirmesi ve sınırlandırması gerekirken, aydınlanma dönemiyle, yönlendirme ve sınırlandırma süreci tersine dönmüştür. Bütün bilimlerin normatif alanları, pozitif alanların işgaline uğramıştır. Her alanda ekonomik ilkeler, etik ilkelerin önüne geçmiştir. Bütün kurumlar, bütün kuruluşlar, iktidar alanlarını genişletmek, daha çok kazanmak ve daha çok tüketmek için, kutsal değerlere savaş açmayı, hepten yok saymayı, en doğal hak olarak görmüşlerdir.
Okumaya devam et “Geleceğin barış dünyasının temelleri bir elinde mesnevi bir elinde mukaddime olanlarla atılır”