Dünya tarihinde ülkelerin, geçmişten geleceğe çıktıkları büyük yolculuklarında, ordular önemli görevler yüklenmiştir. Yüzyıllarca ülkeler güçlerini ordularından almışlardır. Yirminci yüzyılın sonunda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, sıcak savaşların dönemi kapanmıştır. Ancak Yirmi birinci yüzyılın başında, Amerika’nın Irak’ı, Rusya’nın Suriye’yi ordularla işgal etmeye kalkışmalarıyla, dünya yeniden sıcak savaş yıllarına dönmüştür.
Yirmi birinci yüzyılın savaşları, Yirminci yüzyılın savaşları gibi, düzenli orduların savaşları değildir. Düzenli ordular şehirlerde değil, cephelerde savaşırlar. Şehirlerde orduların karşısında, ne zaman, nerede, nasıl vuracağı belli olmayan, intihar saldırıları yapan, düzensiz küçük silahlı güçler vardır. Onların en büyük silahları, şehirleri ateşe vermek, şehirlerin kalabalık yerlerinde terör estirmek, insanları tedirgin etmek, bütün dünyaya korku salmaktır.
İslam dünyasındaki yönetimleri, Batı dünyasının demokrasi dışı yöntemlerle değiştirmeye kalkışması, ülkelerdeki yönetim savaşlarını, her gün binlerce insanın hayatını kaybettiği düzensiz savaşlara dönüştürmüştür. Kazanan ve kaybeden tarafların belli olmadığı, düzensiz savaşların önlenmesi, bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. İslam dünyasında demokratikleşme, sancılarının yaşandığı bir dönemde, şehirler arasındaki dayanışma ve iş birliği barışa giden yolda atılacak ilk adımdır.
Şehirler arasında yeni ulaşım yolları açıldıkça, savaşa göre yapılanan ordular, barışa göre yeniden yapılanmak zorunda kalacaklardır. Sakarya’dan Şeki’ye kadar, kıyıya ve birbirine paralel uzanan sıra dağları, doğal güzellikleri, bitki örtüsü, mavi ile yeşilin el ele verdiği nefes kesici sahilleri, göllerle kaplı, birbirinden güzel yaylalarıyla, Karadeniz Türk ve Slav dünyasının barış havzası olacaktır. Trabzon’dan Samsun’a Soçi’ye uğramadan gidilmeyecektir.
Karadeniz Anadolu’nun Kafkaslar ve Balkanlar üzerinden, Rusya Federasyonu içinde yer alan, yüze yakın Özerk Cumhuriyete açılan kapısıdır. Kafkas ülkeleriyle, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi, Konya’ya Kazan yolunu açacaktır. Kuzey Türklerinin, Türkiye’nin Avrupa’daki varlığını perçinlenmesinde çok önemli yerleri vardır. Karadeniz’den Akdeniz’e, yeni bir dönemin tohumları yeşermektedir. Kaçkar ve Toros dağları Türkiye’de barışın güvencesi Yeni Alp dağlarıdır.
Dünyanın her yerinde Richard Florida’nın “Who’s Your City”, kitabında ortaya koyduğu gibi, şehirler oluşturdukları çekim alanlarıyla, dünyadan ne kadar çok entelektüel sermaye çekerlerse, o kadar güçlü ve kadar çok etkili olurlar. Edebiyat, eğitim, sağlık, iş ve ekonomi dünyasının öncüleri, şehirlerin entelektüel sermayelerini oluştururlar. Karadeniz ve Akdeniz çevresinde yer alan şehirler, Singapur, Kuala Lumpur, Seul gibi, dünyanın yeni şehirleri olmaya adaydırlar.
Şehirler güçlendikçe, bir yandan büyük küçük devletlerin yükleri hafiflerken, bir yandan bütün dünyada kültüre ve ekonomiye dönük, barış çalışmaları hız ve yoğunluk kazanacaktır.
Dünyadaki bütün aydınların bıkmadan usanmadan yaptıkları “Savaşları Durdurun” çağrısına, ilk uyanların başında, entelektüel sermaye zengini olan şehirler gelecektir.
Düz kare dünyada şehirler devletleri, devletler orduları,kan dökülen savaş alanlarından, kan dökülmeyen barış alanlarına taşıyacaklardır.
Dünya medeniyet tarihinin mimarları, insan hayatını önemsemeyen eli kanlı devletler değil, önemseyen erdemli şehirler olmuştur.
Mekke,Medine,Kudüs başta olmak üzere,erdemli şehirlerin güneşleri asla batmazlar,aaakıyamete kadar bütün dünyayı aydınlatırlar.