Dünyanın her yerinde üniversitelerin ana görevi, gençlerin bilgilerini zenginleştirmek, gönüllerini genişletmek ve onlara bir medeniyet bilinci kazandırmaktır. İster üniversite öncesinde, isterse üniversite sonrasında olsun, eğitimin değişik alanlarına yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırımdır. Türkiye’nin geleceğinin geçmişinden, daha üretici kılınması sürecinde, eğitimin sağladığı katma değer yanında, diğer alanların katma değeri çok düşük kalır.Türkiyede her cami Ayasofya gibi, açık bir medeniyet üniversitesi olmalıdır.
Ekonomik, siyasal ve kültürel alanda, gençlerin tutum ve davranışlarını belirleyen bilgiler ve bilgelikler, zaman ve mekana bağlı olmadan, isteyen herkese, özgür bir ortamda, karşılıklı iletişim ve etkileşim içinde aktarılmalıdır. Eğitim zaman zaman öğretenlerin öğrenci, zaman zaman da öğrencilerin öğretici olduğu, hayat boyu devam eden kesintisiz bir öğrenme sürecidir. Bu öğrenme sürecinde, camilerin vazgeçilmez bir yeri vardır. Her cami Ayasofya’yı örnek alarak, toplumun odak noktasında yer alan, çok fakülteli bir açık üniversite olmayı bilmelidir.
Tarih boyunca eğitimde ana yöntem, yüz yüze bilgi alışverişine dayanan sohbet olmuştur. Herkese her zaman açık, sohbet mekanlarının başında camiler gelir. Türkiye’de girişimcilik kültürüne yeni boyutlar kazandırabilmek için, geçmişte olduğu gibi, bütün camilerin, açık bir üniversiteye dönüştürülmeleri gerekir. Eğitimle insanın gönlünde yatan aslanlar uyandırılır. Elbette yalnızca eğitimle girişimci olunmaz. Ancak, girişimcilerin büyük çoğunluğu, eğitimlilerin arasından çıkar.Eğitim uzun dönemde getirisi en büyük olan kültürel sermayedir.
Öğrenmesini bilenler, yoksul düşmedikleri gibi, kendileriyle birlikte çevrelerini de değiştirirler. Çünkü eğitimsizliğin üstesinden gelenler, tüketimde değil, üretimde işbirliği yaparlar. Üretimde işbirliği yapanlar, karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmasını ve paylaşmasını bilirler. Onlar en ümitsiz durumlarda bile, ümitlerini yitirmeyerek, karşılarına çıkan engelleri aşmanın, yöntemlerini her zaman her yerde geliştirirler. Öğrenmesini öğrenenler, aradıkları kaynakları bulurlar, buldukları kaynakları değerlendirirler.
Eğitimli insanlar doğru düşünürler, doğru düşünenler eğitimlidirler. Eğitimliler yanlışta birleşmezler.Dünyada doğru düşünmek, doğruyu aramak, doğrulukta yarışmak, herkesin görevidir.
Doğru düşünenlerin azınlıkta olduğu bir toplumlarda, iyilikler özendirilmez, kötülükler önlenmez. Ve hayatın hiçbir alanında gelişme olmaz.
Cami ve çarşı arasındaki uyum ve düzen eğitimle sağlanır.
Camisiz kültür, çarşısız ekonomi zenginleşmez.