Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı dünyada, bütün şehirlerin kalbine alışveriş merkezleri yerleşmiştir. Savurganlığı bir yaşama ve düşünme, tarzına dönüştüren seküler insan, haftada en azından bir defa, alışveriş merkezlerine gitmezse, kendisini hem çok yoksul, hem çok mutsuz hissetmektedir. Bunun için, alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak, gerekli gereksiz bir şeyler almak, seküler insanların, her hafta tekrarladıkları bir ibadet haline gelmiştir.
Bütün insanlık, sürekli satın almayı özendiren pazarlama teknikleriyle desteklenen savurganlıkla, ateş çemberiyle kuşatılmış bir akrep gibi, çok dar bir alana sıkıştırılmıştır. Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, hayatı yaşanır kılan, insanın huzur ve mutluluğunu sağlayan herşey, savurganlığın oluşturduğu ateş çemberinin dışında yer almaktadır. Herkesi baştan çıkaran, tüketim sarhoşluğundan ayılmadan, savurganlığın ateş çemberinin dışına çıkmak mümkün değildir.
Savurganlık oluşturduğu ateş çemberiyle, insanlığı toptan intihara sürüklemektedir. Tüketim kültürünün ve gösteriş harcamalarının, kutsal şehirlerinden, bütün ülkelere aşısı bulunmayan bulaşıcı hastalık gibi yayılmaktadır. Dünyada bütün insanları, çevresinde toplayan, bir çekim alanı oluşturan savurganlık, hayatı zorlaştırmakla kalmıyor, yol açtığı kültürel ve çevresel sorunlarla, dünyayı yaşanmaz hale getiriyor.
Dünyadaki ekonomik ve kültürel sorunların anası alkollü içkiler ise, babası savurganlıktır. Tüketim ve alkol sarhoşluğuna kapılan toplumlar, yalnızca sağlıklarını değil, ekonomik zenginliklerini yitiriyorlar. Biri insanların akıllarını başlarından alırken, biri de, paralarını ellerinden alıyor.
Savurganlığın ve alkollü içeceklerin tüketimin yaygınlaşması, ülkelerin ekonomilerini büyütür. Ancak bir ülkenin ekonomisinin büyümesi, toplumdaki yoksulluğun azaltılması anlamına gelmez. Ekonomilerde savurganlığın ve alkollü içeceklerin toplumsal maliyetleri, ekonomik maliyetlerinden kat kat daha fazladır.
Tüketim ve alkol sarhoşluğunun yol açtığı, trafik ve iş kazalarıyla artan kaynak israfı, toplumları zenginlik içinde yoksulluğa sürükler.Hayatı kolaylaştıranlar, toplumsal maliyetleri değil, yararları büyüten ürünler ve hizmetlerdir.
İnsanın sağlığını sarsan, toplumdaki gelir dengesizliklerini büyüten, insanların ihtiyaçlarından daha çok isteklerini karşılayan ürünler ve hizmetler, hayatın bir yanını yaparken, başka bir yanını yıkarlar.
Savurganlık insanın elinin emeği ve alın terinin karşılığından daha fazlasının peşine düşmesinden kaynaklanır.
Savurganlıkla haksız kazançlar ve soygunlar arasında, doğru orantılı bir bağıntı vardır.
Savurganlık insanlığı, toptan intihara sürükleyen, en büyük tehdittir.
Açgözlü savurganlara, dünyanın denizleri ve ormanları az gelir.