Batı dünyası için, Goethe ne kadar önemli ise, Doğu dünyası için, Mevlana o kadar önemlidir. Doğu Batı’yı yok saymaz, Batı’nın köklerine inerek, Doğu’daki Batı’yı bulur. Dünyadaki her şehirde bir Doğu, bir Batı vardır. Batı’yı arayan Batı’yı, Doğu’yu arayan Doğu’yu bulur. Doğu ve Batı’nın birbirine karıştığı düz kare dünyada, Doğu’da ya da Batı’da olmak belirleyici ve önemli değildir. Belirleyici ve önemli olan, her ikisinin köklerini oluşturan, ortak kutsal kültürdür.
Tarihi boyunca Doğu’dan Batı’ya giden Türkler, iki yüzyıldan beri Doğu’daki Batı’yı, Batı’daki Doğu’yu arıyorlar. Ancak Türkiye, Doğu ve Batı ağacının köklerinden daha çok dallarına odaklandığı için, beklenen meyvaları elde edememektedir. Türkiye’nin ağacı, Doğu ve Batı’daki ağaçlarla aynıdır, aralarında bir fark yoktur. Ancak Paris’te meyva veren ağaç, Ankara’da meyva vermemiştir. Ağaçlar topraklarına göre meyva verirler. Ankara’nın ağacı toprağından uzaklaşmıştır.
Doğu ve Batı ağacını, toprağında hem Mevlana’yı, hem Goethe’yi buluşturan, kutsal kültürün değerleridir. Öncü bilgeler Kudüs gibi, hem Doğu’lu hem de Batı’lıdır. Onların bütün insanlığı kucaklayan, düşünce ve eylem dünyalarında, ya Doğu ya da Batı yoktur, hem Doğu hem de Batı vardır. Nasıl akıl gönülden, gönül akıldan ayrılmazsa, Batı Doğu’dan, Doğu Batı’dan ayrılmaz. Doğu çember üzerindeki bir nokta gibi, hem en başta hem de en sondadır.İslam en sonda gelen ancak en başta olandır.
Dünya Doğu ve Batı arasındaki farkı bir kenara bırakıp, Doğu Batı’dır, Batı Doğu’dur derse, Doğu’nun ve Batının köklerindeki birliği ve bütünlüğü görecek, bilecek ve olacaktır. Doğu ve Batı Goethe ve Mevlana’nın divanlarındaki eşsiz şiirlere benzerler. Onlar hem bilinir, hem bilinmez oldukları gibi, hem susarlar hem konuşurlar. Onların hem gizli, hem açık, hem susan, hem konuşan, çağrılarına kulak verenler, birbirleriyle hiçbir alanda savaşmazlar.
Dünyada bir şehir yalnızca Doğu, yalnızca Batı derse, hem Doğu’yu, hem de Batı’yı yitirdiği gibi, bütün dünyayı kan gölüne dönüştürür. Savaşlar yüzyılında hem Doğu, hem de Batı, insanlık ağacının dalları için savaşmayı bırakıp, ağacın köklerine inmezlerse, ağacın uğruna savaşılacak hiçbir dalı kalmayacaktır. Savaşlarda ağacın yalnızca dalları değil, gövdesi de büyük yaralar almıştır. Ağaca zarar verenler, zararın kendilerine katlanarak döndüğünü görmeyenlerdir.
Doğu ve Batı Selçuk kartalı gibi, tek bedenli olmalarına karşılık, iki kafalıdırlar. Onlar tek bedenli olduklarını unutur ve birbirleriyle savaşırlarsa, birbirlerinden önce kendilerini öldürürler. Dünyada Doğu ve Batı bir aradadır. Doğu Batı’yı bilene Doğu’dur, Batı Doğu’yu bilene Batı’dır. Dünyanın hiçbir ülkesinde Doğu’suz Batı, Batı’sız Doğu olmaz.
Doğu’yu öldürmeyen Batı’nın, Doğu’yu güçlü kıldığı gibi, Batı’yı öldürmeyen Doğu da, Batı’yı güçlü kılar.
Dünyada söz baskısı yok, öz baskısı vardır.Söz birliği değil, öz birliği önemlidir.
Şehirlerde senteze ulaşmak için, tez antiteziyle birliktedir.
Herkesin kendi Doğu’su, kendi Batı’sı vardır.
Dert Batı’dandır, ilaç Doğu’dadır.