Geleceğin dünyasında bütün ülkelerin saygınlığı, bugünden eğitime yaptığı yatırımlardan kaynaklanacaktır. Gelecek kuşaklara bırakılacak en büyük miras, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel zenginliklerine, yeni boyutlar kazandıran, öğrenmesini öğreten, kurumsallaşmış eğitim kuruluşlarıdır. Dünyanın eğitim sermayesini büyüten kuruluşlar, uzun dönemde ülkeler arasındaki, dostluk bağlarını güçlendirirler.
İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikimini zenginleştirme, ömür boyu devam eden kesintisiz bir eğitim alanıdır. Öğrenme ve öğretme sürecinde eğitim birikimi, bilime ve teknolojiye dönüştüğü kadar, kültüre ve sanata dönüşür. Ülkeler toplumlarının eğitim birikimlerini ne kadar zenginleştirirlerse, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini o kadar büyütürler. Her alanda gelen günü, geçen günden daha verimli kılmak, bir sermaye işi değil, bir bilgi işidir.
Dünyada eğitim alanında, büyük bir dönüşümler yaşanmaktadır. Gençler lise yıllarında, bir konuyu projeye dönüştürerek, elle tutulur, gözle görülür bir ürün, bir hizmet ve bir bilgi üretmenin, kendileriyle birlikte, çevrelerini nasıl değiştirdiğini, üretim sürecine katılarak öğrenmektedirler. Yeni kuşaklar eğitim kurumlarından, kendilerine kamu kuruluşlarının kapılarını açmalarından daha çok, projelerini gerçekleştirmenin yollarını öğretmelerini istiyorlar ve bekliyorlar.
Eğitime yapılan yatırımlarla, Türkiye ekonominin bütün sektörlerinde, katma değeri yüksek ürünler ve hizmetler üreterek, Avrupa’nın Çin’i ya da Hindistan’ı değil, Asya’nın Almanya’sı ya da İngiltere’si olmayı hedeflemelidir. Bunun için hem üniversitelerde, hem liselerde öğrenci ve öğretici projelerini destekleyen, yeni kurumlar oluşturularak, yenilikçi atılımların desteklenmesi, büyük önem taşımaktadır. Dünyanın her yerinde, işsizlik eğitimsizlikten kaynaklanır.
Türkiye’nin bütün şehirleri ve kazaları, teknik liseler ve teknik üniversitelerle donatılmalıdır. Yeni kuşaklar Avrupalılar gibi tüketmesinden önce, Avrupalılar gibi üretmesini öğrenmelidirler. Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve kültürel yapısını, üretmenin coşkusunu duyanlar dönüştüreceklerdir. Dünyanın bütün ülkelerinde üretmediklerini tüketmeyenler, üretmeden tüketenlerden her zaman daha güçlü olmuşlardır. Üretimsizlik bütün toplumlarda büyük krizlere yol açar.
Üreten el olmanın yolu, sürekli ve düzenli eğitimden geçer. Ömür boyu eğitimde öğretenlerin eğitimi, öğrenenlerin eğitiminden daha can alıcıdır. Sürekli eğitimde öğretenler profesyonel öğrenci, öğrenciler amatör öğretendirler. Sürdürülebilir eğitim olmadan, sürdürülebilir üretim olmaz. Eğitim birikim ister, birikim derinlik ister. Erdem bilgiyi bilgelikte içselleştirmektedir. Erdemli insanlar için, toplumsal kazançlar, kişisel kazançlardan daha önce gelir.
Eğitimde öğrenmesini öğrenmede, bir alanda her şeyi, her alanda birçok şeyi öğrenmeye önem verilir.
Dünyanın sağlıklı ekonomilerinde insanlar, yoksullar gibi tüketirler,varlıklılar gibi üretirler.
Toplumlar her alanda tüketirken geme,üretirken mahmuza ihtiyaç duyarlar.