Antropolojisiyle, Sosyolojisiyle, Hukukuyla ve Ekonomisiyle, Batı dünyası seküler değerlerini, bütün dünyaya ihraç ediyor. Doğu ülkeleri ekonomik gelişme adına, bütün kurumlarıyla, bütün kuruluşlarıyla, sekülerleşmek için birbirleriyle yarışmaktadırlar. Sekülerleşmek isteyen ülkelerin üretimleri, Batı ülkeleri üretimlerinin altında olmasına rağmen, Batılılar gibi yaşamaya özen göstermektedirler.
Batılılar gibi yaşayanlar, Batılılar gibi üretmeden, Batılılar gibi tüketmeye başlamaktadırlar. Dünyada Batılılar gibi yaşamaya heveslenen ülkelerin, karşı karşıya oldukları sorunların başında, ikili üçlü rakamlara ulaşan enflasyon gelmektedir. Değişik oranlarda bütün ülkelerin, karşı karşıya olduğu enflasyon, üretmeden tüketmeye kalkışan yönetimlerin, toplumun bütün kesimlerine ödettikleri, çok boyutlu bir ekonomik bedeldir.
Enflasyon ürettiğinden daha fazlasını tüketen, gelirleri giderlerini karşılamayan yönetimlerin, insanların ceplerinden zorla aldığı gizli bir vergidir. Ekonomilerde hiç istenmeyen vergiler bile, enflasyondan daha sağlıklı kabul edilir. Enflasyon bütün toplumlarda büyük sarsıntılara yol açan, mutlaka önlenmesi gereken, salgın bir hastalığa benzer. Köklü önlemler alınarak, tedavi edilmezse, enflasyon ekonomik ve kültürel savruluşlar hız kazandırır.
İnsanların ceplerindeki para, sürekli değer kaybettiği için, enflasyon toplumları tasarruf, yapmaktan daha çok, harcamaya, savurganlığa sürükler. Bu yüzden Ernest Hemingway, “İyi yönetilmeyen ülkelerde, başvurulan ilk çare enflasyon, ikincisi de savaştır. İkisi de belli bir süre için refah sağlar, ikisi de kalıcı yıkımlara yol açar” demektedir. Her ülkede savaş gibi, enflasyon da hem ekonomik hem de kültürel sorunları derinleştirir.
Dünyada derin kültürel ve köklü ekonomik dönüşümlerin yolunu açmadan, faiz oranlarıyla birlikte, enflasyon oranlarını da sıfıra yaklaştırmak mümkün değildir. Enflasyon gibi, faiz de hem kültürel hem de ekonomik sorundur. Onları her ikisi de üretmeden tüketmekten, vermeden almaktan kaynaklanır. Anadolu’da denildiği gibi: “Faizle borç almanın el açmaktan, faizle borç vermenin el koymaktan farkı yoktur.”
Dünyanın her yanında, gelirleri giderlerini karşılamayan yönetimler, bütçe açıklarını enflasyonla kapatırlar. Sağlıklı kültür ve ekonomi yönetimi olmayan ülkelerde, enflasyon ileri boyutlara ulaşır. Bütün ülkelerde enflasyon, ekonomik yapıya, kültürel dokuya, bir koyun sürüsüne saldıran kurtlar gibi, giderilmesi yıllar alan zararlar verir. Bu yüzden enflasyonu denetim altında tutmak, ekonomi yönetimlerinin en önemli görevidir.
Ekonomide dolaşan para, artan fiyatlara paralel olarak artırılırsa, enflasyon kronik hale gelir.
Enflasyonist ortamda tüketimin artması, devletin kısa vadeli borçlanmasını hızlandırır.
Üretimi artırmanın yolu, her alanda üretmeden tüketmeyi terk etmekten geçer.
Ülkelerde üretimin artırmadan, enflasyonun üstesinden gelinmez.
Enflasyon hem bir ekonomik, hem de bir kültürel sorundur.