Ekonomide devletin ağırlıklı olduğu ülkelerde, devlet kuruluşlarında çalışanlara, kendi işlerini kurmaya çalışanlardan daha çok önem verilir. Üretim güçsüzlüğü çeken toplumlarda, kamu kuruluşlarının üretimdeki yerleri, özel kuruluşların yerlerinden çok daha büyüktür. Toplumun bütün kesimleri, devletin topluma hizmet etmesinden daha çok, toplumun devlete hizmet etmesini isterler. Bu yüzden devletin yönetimden daha çok, üretime önem verdiği toplumlarda, girişimcilik kültürü zenginleşmez.
Ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretmedeki başarıları, yenilikten yapmaktan kaçan devlet kuruluşlarından önce, yenilik peşinde koşan özel kuruluşlardan kaynaklanır. Dünyanın bütün ülkelerini, üretimde ilk sıralara taşıyacak olanlar, her gün yeniden doğan, açıklık içinde sürekli yenilenen, yenilikci kuruluşlardır. Nasıl ağaçlar her bahar budanmadan, güzel meyvalar vermezlerse, kuruluşlar da sürekli kendilerini yenilemeden, herkesin sevdiği, her yerde aranan, yeni ürünler üretemezler.
Yenilik arayan, yenillikte yarışan, yeniliğin en önemli kaynak olduğunu bilen girişimciler, yerel ürünleri küresel ürünlere dönüştürürler. Onlar ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, geliştirdikleri bilgilerle, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapısında, köklü dönüşümlerin öncüleri olurlar. Bütün ülkelerde hayatın her alanında, sürekli yenilik yapanlar, işsizliği ve yoksulluğu ortadan kaldırırlar.Yönetimde ve üretimde yenilik, etkisi en büyük sermayedir.
Üretime katılmak isteyen yatırımcılar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, yenilik yapan girişimcileri ararlar ve bulurlar. Bunun için her yerde, girişimciler sermaye peşinde koşmazlar, yenilik peşinde koşarlar. Yeniliklere odaklanan girişimcilerin oluşturdukları çekim alanları, güçlü bir mıknatıs gibi, sermayeyi kendilerine çekerler. Üretimde ve yönetimde yapılan yenilikler, yeni kazançların kapılarını açarlar. Ekonomik hayatta yenilik, yeni başarıların habercisidir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, girişimcilerin elinde, nehirlerin denizleri bulacak yolları açmaları gibi, yeniliklerle değerli ürünlere dönüşecek yolları açarlar. Girişimcilerin ellerinde yoğurulan bakırlar, yeniliğin kazandırdığı değerlerle altına dönüşürler.Bunun için Anadolu’da “ Sabırla koruk helvaya dönüşür” denilir. Girişimci insanlar her yeniliği bir değere dönüştürmesini başarırlar. Üretimde ve yönetimde, yenilik yapan girişimciler, kazanırken kazandırırlar, kazandırırken kazanırlar.
Ekonomik ve kültürel dünyada, kazandırmasını bilenler, yenilik yapmasını bilenlerdir.Yeniliklerin değerleri gizlenmez, paylaşılarak yeni değerler kazanır. Hayatın bütün alanlarında yeniliklerin güçleri, açıklık içinde sürekli yenilenmelerinden kaynaklanır. Yenilik sevdalıları ekonomik, siyasal ve kültürel, hangi alanda olursa olsun, yeni işleri yaparlar. Onlar yenilik için hayatlarını, ortaya koymaktan çekinmezler. Onların pazarlarında, yenilik aranır yenilik bulunur.
Girişimciler sermaye aramazlar,sermaye girişimcileri bulur.
Kazandırmasını bilmeyenler, yenilik yapamazlar.
Yenilenmesini bilenlerden kimse usanmaz.