Ekonomilerin yapısındaki ve kültürlerin dokusundaki gelişmeler, dünyadaki Sağ ve Sol yaklaşımlar arasındaki farkları bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Bütün ülkelerde üreticilerle birlikte, tüketicilerin yol açtıkları küresel sorunlar tartışılıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu, siyasal ve finansal krizler, üretimde ve tüketimde sınır tanımayanlardan kaynaklanmaktadır. Yeryüzünün sınırlı kaynaklarıyla, sınırsız büyüme peşinde koşanlar, dünyanın bütün dengelerini altüst etmektedirler.
İnsanlar hem üretici olarak, hem tüketici olarak, sınırlı kaynaklarla sınırsız isteklerin peşine düşerlerse, yüz yüze olunan krizlerin en büyük tetikleyicileri olurlar. Dünyanın bütün ülkelerinde ekonomi, insanlığın ortak sağduyusuna dayanır. Sağduyu sahibi insanlar, dünyanın sınırlı kaynaklarıyla, insanların sınırsız isteklerinin karşılanmasının, mümkün olmadığını bilirler. Onlar üretimleriyle ve tüketimleriyle, ekonominin yalın diliyle düşünürler ve yaşarlar.
Ekonominin ortak dilini öğrenmeyenler, ekonomik kararları yalnızca ekonomistlere bırakanlar, servetlerini sermayeye değil, sermayelerini servete dönüştürerek, üreten eller olmanın yollarını, kendi elleriyle kapatırlar. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, üreten eller olmadan, tüketen eller olmaya heveslenenler, toplumların üretici güçlerine en büyük darbeyi vururlar. Onlar bütün ülkelerde, üretmeden tüketerek yoksulluklarla birlikte, yolsuzlukların en büyük kaynağını oluştururlar.
Ekonomik dünyada üretmenin olduğu gibi, tüketmenin de olumlu ve olumsuz yanları vardır. Bütün ülkelerde üretimin olumlu yanlarını özendiren, tüketimin olumsuz yanları önleyen insanlar, büyük ekonomik ve kültürel dönüşümlerin yollarını açarlar. Onların üretim çoşkusuyla dolu, ellerinde bütün topraklar, yağmur yüklü bulutlarla beslenen, binbir çeşit ürünlerin alındığı, bereketli topraklara dönüşürler. Onlar tükettiklerinden kat kat fazlasını üretirler.
Dünyanın bütün ülkelerinde üretimi çoğaltmada, tüketimi azaltmada yarışanlar, zenginleştirdikleri katılıma açık, paylaşıma önem veren ortaklıklarla, yüzlerce yıl yaşayan zeytin ağaçlarına benzerler. Bütün Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi, zeytin ağaçları çevrelerinde, geniş bir ekonomik ve kültürel çekim merkezi oluştururlar. Onların verdikleri ürünler, hem ham, hem olgun olarak yenilen, sabah sofralarının vazgeçilmezleri olurlar. Çok sağlıklı olan zeytin yağları, yüzyıllardan beri bilinen gıdaların başında gelir.
Toplumların üretim güçlerine yeni boyutlar kazandıranlar, üretim süreçlerini yeniden yapılandırarak, katılıma ve paylaşıma açık çok işlevli, ürünler üretmesini bilenlerdir. Onlar dünyanın maden yataklarını, kılıç üretmekten daha çok, saban demiri üretiminde değerlendirerek, insanları öldürmek için değil, insanları yaşatmak için yarışırlar. Onların düşüncelerinde ve eylemlerinde, savaşların kapılarını kapatmak, barışların yollarını açmak, vazgeçilmez bir yer tutar.
Ekonomide büyük dönüşümlerin yollarını, tüketenler değil üretenler açarlar.
Toplumların bütün kesimlerinde, üretmesini bilenler örnek alınır.
Dünyanın her yanında üretenler, tüketenlerden üstündür.