Sürekli dönüşen ve dönüştüren dünyanın, dönüştürücü gücü olmak için, ülkeler gelecek paradigmalarını, durmadan yenilemek zorundadırlar. Dünyanın dönüşüm hızından daha düşük hızla dönüşen ülkeler, dönüştüren ülkeler değil, dönüştürülen ülkeler olurlar. Ülkelerin, dünyanın dönüştürücü güçlerinden biri olmaları, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini zenginleştirerek yeni atılımlar yapmalarına bağlıdır.
Yeni yüzyılda ülkelerin bayrakları, duvarsız kapısız dünya pazarlarına, hiyerarşik kamu kuruluşlarıyla değil, esnek özel kuruluşlarla taşınırlar. Yuvarlak küreden düz kareye dönüşen dünyada, en güçlü devlet, nüfusuna göre en küçük parlamentosu, en az parlamenteri olan, bakanlarının sayısı çok olmayan devlettir. Dönüşümün öznesi olan ülkelerde, üretimde verimliliği düşük, yönetimde bürokratik, yenilik yapmayan, risk almayan, kuruluşlara yer yoktur.
Yirmi birinci yüzyıl temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye, siyasal toplumdan sivil topluma, kapalı yerel ekonomiden, açık küresel ekonomiye, tek kültürlü ülkeden çok kültürlü ülkeye dönüşmeye başlayan ülkelerin yüzyılı olacaktır. Direnilmesi mümkün olmayan dönüşümlerin, özenle ve ustalıkla yönetildiği yeni yüzyılda ülkeler, dönüşmeyen misyonlarıyla dönüşen vizyonlarını, ne kadar hızlı dönüştürürlerse ekonomik, siyasal ve kültürel güçlerini de o kadar hızlı büyütürler.
Dönüşümün her alanda etkilerini gösterdiği yüzyılda ister kültürel, ister siyasal, ister ekonomik olsun, ülkelerle birlikte bütün kuruluşlar kusursuzluğu yakalamak için, birbirleriyle yardımlaşarak yarışmak hayati önem taşımaktadır. Geçmişin ülkeleriyle ve kuruluşlarıyla, geleceğin dünyasının inşa edilmesi mümkün değildir. Yeni yüzyılın mimarları kusursuzluğun kimlik taşımadığı küresel pazarlarda, sürekli yeniden doğmasını başaran ülkeler ve kuruluşlar arasından çıkacaktır.
Küre dünyanın serbest pazar ekonomisi, kare dünyada kusursuz pazar ekonomisine dönüşmüştür. Artık ülkeler arasında ekonomik bağımsızlıktan daha çok, ekonomik bağımlılık önemlidir. Her ülke elindeki kaynakların değerlendirilmesinden sorumludur. Ülkeler birbirleriyle yardımlaşarak, dayanışarak, ortaklık yaparak üretim güçlerini geliştirirler.Ülkeler küre dünyada uyuyacaklar,kare dünyada uyanacaklar. Kare dünyanın üzümü, küre dünyanın erik dalında yenilecektir.
Yeni yüzyılda erik ağacında erikle birlikte üzüm yemede ülkelerin paradigmaları, ya dönüşmek ya dönüşmemek değil, hem dönüşmek hem dönüşmemek olacaktır. Uzaklık yakınlık farkının olmadığı kare dünyada, Anadolu kuruluşları pergellerinin sabit ayaklarını Türkiye’de tutmak için, değişken ayaklarıyla bütün ülkeleri, bir bir dolaşmasını öğrenecekler. Brüksel’de, Moskova’da, Washington’da, Yeni Delhi’de, Pekin’de Tokyo’da olan kuruluşlar, İstanbul’daki varlıklarını güvence altına alırlar.
Kare dünyanın her yerinde ateş yanan yerden duman çıkmaz, duman çıkan yerde ateş yanmaz.
Küre dünyanın eski büyük çamları, kare dünyanın yeni küçük bardakları olmuştur.
Yeni dünya yaşanan hayatı kolaylaştıranların ve güzelleştirenlerin dünyasıdır.