Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar alperen girişimciler, ekonomik, siyasal ve kültürel hayata canlılık kazandırırlar. Onlar yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ürünlere dönüştürerek, toplumların üretim güçlerini büyütürler. Dünyada yoksulluk kaynak yokluğundan önce, girişimci yokluğundan kaynaklanır. Yoksulluğun üstesinden gelmede önemli olan, finansal kaynak zenginliği değil, alperen girişimci zenginliğidir. Onlar gecede gündüzü, meyvada ağacı, toprakta altını gören, yeni simyacılardır.
Ürperen gönüllerden, terleyen alınlardan, nasırlanan ellerden yoksun toplumlar, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini geliştiremezler. İster kamu, ister özel, ister gönüllü olsun, bütün kuruluşların başarılarının kaynağında, özgün olmasını, yenilik yapmasını, risk almasını ve bütünü görmesini bilen girişimciler vardır. Yönetimin bütün kademelerinde, girişimci nitelikli çalışanlara yer veren kuruluşlar, sürekli yenilenen ürünleriyle, dünya pazarlarında kendilerine geniş alanlar açarlar.
Duvarların ve kapıların olmadığı, büyük bir pazara dönüşen dünyada, hem küresel olmasını, hem de yerel kalmasını, yeri ve zamanı gelince, değişmeden gelişmesini başaran kuruluşlarla, savaş cephelerden pazarlara taşınmıştır. Thomas Friedman’ın tanımlamasıyla artık “Dünya Düzdür.” Ve sınırsız düz ve kare dünyada, cephelerde kaybettirenler ve kaybedenler, pazarlarda kazandıranlar ve kazananlar vardır. Cepheler çoğu aza, pazarlar azı çoğa dönüştürürler. Her ülkede girişimciler kuruluşların, kuruluşlar dünyanın, dönüştürücü güçleridir.
Ülke sınırlarının dışına çıkmasını bilen kuruluşlar, yerelleşerek küreselleşen, küreselleşerek yerelleşen yapılanmalarıyla, bilgi, hizmet ve ürün üretme güçlerine, yeni açılımlar kazandırırlar. Kuruluşların yönetiminde, yetkiler ve sorumluluklar paylaşılarak, yönetim kademeleri arasında iletişimde ve etkileşimde, süreklilikle birlikte bütünlük sağlanır. Dünyanın her şehirinde olmasını bilen kuruluşlar, dünyanın bütün ülkelerinin üretim ve yönetim bilgilerinden, sonuna kadar yararlanırlar.
Kuruluşlarının kendi ülkelerindeki, üretim güçlerini büyütmek için, dünyanın bütün ülkelerine açılmaları, yerel değerlerinin göz ardı edilmesini gerektirmez. Her küresel kuruluş, kendi kültürüyle birlikte, bulunduğu ülkenin kültürünü de, saygı göstererek büyür. Bütün ülkelerde üretim yapan kuruluşlar, yerel üretim ve yönetim değerlerine olduğu kadar, küresel üretim ve yönetim değerlerine de katkı yaparlar. Hiçbir ülkenin birikimi, bütün ülkelerin birikiminden daha büyük değildir.
Ülkelerin birikimlerinin birbirlerine, yeni zenginlikler kazandırmasıyla, bütün kuruluşlar dünyayı, sınır tanımayan ürünleriyle, yeniden yapılandırmaktadırlar. Yeni dünyada imkansız denilenin, peşine düşen girişimciler, herkesin baktığına bakan, ancak kimsenin görmediğini gören buluşlarıyla, bütün ülkeleri dönüştürmektedirler. Onlar insanların olduğu kadar, kuruluşların gönüllerinde yatan girişimcileri uyandırarak, gittikleri her yerde, insanlarla birlikte, kuruluşları da yeni zenginlikler kazandırırlar.
Hem alan hem satan alperen girişimciler, sınırsız düz kare dünyanın, üniformalı fatihleri değil, formalı fatihleridir.
Yeni yüzyılın toprağı altına çeviren simyacıları, doğruluk her şeyin başıdır diyen, alperen girişimcilerdir.
Alperen girişimcilerin dönüştürücü silahları, ürettikleri kusursuz ürünleri ve hizmetleridir.