Kültür ve ekonomi bir dünyanın, biri gökyüzünden biri de yeryüzünden beslenen iki ayrı alanıdır. Kültür gökyüzünden, ekonomi yeryüzünden güç alır. Kültür ekonominin, ekonomi de kültürün, hayat kaynağıdır. Kültür ekonominin gören gözü, ekonomi de kültürün tutan elidir. İnsanlara gören göz olan kültürle birlikte, tutan el olan ekonomi, hayat kaynağı havuzlara, durup dinlenmeden kova kova su taşırlar.
Toplumda gören gözler, kültür havuzuna derinlik, tutan eller de ekonomi havuzuna genişlik kazandırırlar. Toplumdaki ürün, hizmet ve bilgi üretimindeki artışlar, her iki havuzun, hem güçlerine güç, hem de etkilerine etki katarlar. Nasıl gökyüzü ve yeryüzünün kaynaklarından herkes yararlanıyorsa, her ülkenin kültür ve ekonomi havuzlarından da, bütün ülkeler yararlanır. Onlar fark gözetmeden, katkıları ölçüsünde herkesin temel ihtiyaçlarını karşılarlar.
Kültürel dokunun yoksullaştığı toplumlarda, ekonomik yapı zenginleşerek, yeni boyutlar kazanmaz. Tarihin her döneminde ekonomik gelişmeler, kültürel atılımları izlemiştir. Her toplumda ekonomik başarıları, kültürel zenginliğin peşinden gelir. Ekonomik yapıda ulaşılan hedeflerin dorukları, kültürel dokudaki sıçramaların etekleridir. Kültürsüz ekonomi ilkesizlikten çökerken, ekonomisiz kültür de kansızlıktan ölür.
Bir toplumda kültür havuzunun canlılığı, bilgi ve bilgelik zenginliğinden, ekonomi havuzunun canlılığı da, ürün ve hizmet üretiminin bolluğundan kaynaklanır. Toplumların kültürel derinliğiyle, ekonomik zenginliği, arasında doğru orantılı bir korelasyon vardır. Kültürel derinlik arttıkça ve azaldıkça, ekonomik zenginlik de artar ve azalır. Bir ülkenin bilgi ve bilgelik üretme gücü, ne kadar büyükse, ürün ve hizmet üretme gücü de, o kadar büyük olur.
Kültürün gökyüzünde kurduğu Cennet, ekonomiyle yer- yüzüne taşınır. Bunun için her toplumda kültürün gören gözüyle, ekonominin tutan elinin boş kalmaması gerekir. Onlar canlılığını koruduğu ölçüde, kültür ve ekonominin kaynakları, en verimli olarak değerlendirilir. Bir toplumda kültürel alanla, ekonomik alan kesin sınırlarla birbirinden ayrılırsa, hem kül- tür hem de ekonomi canlılığını büyük ölçüde yitirir.
Kültürel dünyada olduğu gibi, ekonomik dünyada da, kesinlikle iki yüzlüğe yer yoktur, iki alanda da getirisi, en büyük olan sermaye dürüstlüktür.Kare dünyada herkes olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak zorundadır.
Ekonomilerden önce, kültürlerin yarıştığı dünyada, ikiye bölünen her şey gibi, kültür ve ekonomi arasında, ikiye bölünen insanın da, ayakta kalması mümkün değildir.
Toprağın verimliliğinin artırılmasında, kültür ve ekonomi, aynı yolun yolcusudur. Kültür ekonominin gönlü, ekonomi de kültürün aklıdır.