Dünyanın düşünce merkezi Kaliforniya’nın Silikon Vadisi’nde yenilik yapmanın sırları

Amerika’nın Kaliforniya’sı gibi, bütün ülkelerin üretim güçlerini büyütebilmeleri için, kendi kaynaklarıyla, yerel silikon vadilerini kurmaları gerekir. Bir yanında Stanford, bir yanında Berkeley üniversitelerinin yer aldığı Silikon Vadisi, dünyanın en büyük yenilik merkezidir. John Micklethwait ve Adrian Wooldridge, “A Future Perfect” isimli kitaplarında, vadideki başarının kaynaklarını on ana ilkede bulurlar.

Okumaya devam et “Dünyanın düşünce merkezi Kaliforniya’nın Silikon Vadisi’nde yenilik yapmanın sırları”

Mehmet Akif dürüstlük alır dürüstlük satar dürüstlükten terazi tutar dürüstlüğü dürüstlükle tartar

Dünyanın dört bir yanındaki, bütün ülkelerin gücü, açıklık içinde sürekli kendilerini yenilemelerinden kaynaklanır. Ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarını yenileyerek, dünyadaki gelişmeleri yönlendirmelerinde, en güçlü ve en etkili sermayeleri, dürüstlükte yarışan insanlarıdır. Onlar dürüstlüğü özendiren, ikiyüzlülüğü önleyen misyonlarıyla, ülkelerinin her alandaki başarılarının omurgasını oluştururlar.

Okumaya devam et “Mehmet Akif dürüstlük alır dürüstlük satar dürüstlükten terazi tutar dürüstlüğü dürüstlükle tartar”

Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır

Küre dünyanın kare dünyaya dönüşmesiyle, ekonomik yapı ve kültürel doku, kabuk değiştirmiştir. Kuruluşlar ürünlerini, hizmetlerini ve bilgilerini sattıkları insanlara, bir alıcı gözüyle değil, bir abone gözüyle görmeye başlamışlardır. Kuruluşlarla alıcılar arasındaki iletişim ve etkileşim, yeni boyutlar kazanmıştır. Satıcılarla alıcılar arasındaki ilişkilerde, süreklilik sağlıklı büyümenin ve gelirleri artırmanın, en önemli ve değerli kaynağı olmuştur.

Okumaya devam et “Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır”

Kültürle ekonomide üretime ve yönetime yeni açılımlar kazandırmak

Mesnevi ile Mukaddime ile yoğurulan toplumların kültüründe, insanın üretime uzak durması ve sermayenin üretimin dışında kalması istenmez. Yuvarlanan taşın yosun tutmadığı gibi, çalışan ve üreten insan yoksul düşmez. Nasıl işleyen demir parlarsa, üretimde değerlendirilen sermaye de getiri sağlar. Bu yüzden bir ülkenin, üretim gücünü büyütmede, sermaye önemli olmakla birlikte, hiçbir zaman yeterli olmaz.

Okumaya devam et “Kültürle ekonomide üretime ve yönetime yeni açılımlar kazandırmak”

Türklerin Doğu’dan Batı’ya yürüyüşlerinde ölümsüz şairlerin kalıcı şiirleri rüzgar kanatlı atlar olmuştur

Kalıcı şiir şairin şiirlerinde, içinde yaşadığı toplumun, korku ve ümitlerini yansıtan şiirdir. Akan zamanın ritmini yakalayan, hayatın nabzını tutan, şiirler unutulmazlar. Onların etkisini hiç yitirmeden, elden ele dolaşan kitaplar gibi, etkilerini koruyarak dilden dile geleceğe taşınırlar. Usta şairler, yerel dilden yola çıkarak, küresel dili yakalayan şairlerdir. Onlar şiiri hayat, hayatı da ölümsüzlük için bilirler.

Okumaya devam et “Türklerin Doğu’dan Batı’ya yürüyüşlerinde ölümsüz şairlerin kalıcı şiirleri rüzgar kanatlı atlar olmuştur”

Ekonomilerde gökdelen ormanlarının oluşturduğu köpüklenmeleri önlemek

Hong Kong, Singapur, Doha ve Dubai örnek aldıkları New York gibi yatay değil, dikey büyüyen şehirlerdir. Onların şehir merkezleri, Manhattan benzeri birer gökdelen ormanıdır. Yirmi birinci yüzyılın piramitleri olan gökdelenlerle donatılan şehirler, bütün dünyada paradan ve arsadan para kazanmanın simgeleridir. Gökdelenler arsanın, borsa paranın, sınırsız rant sağlama araçları olmuştur. Üretim ekonomisinin yerine rant ekonomisi geçmiştir.

Okumaya devam et “Ekonomilerde gökdelen ormanlarının oluşturduğu köpüklenmeleri önlemek”

Çatışma dünyası uzlaşma dünyasına iyilikte yarışmasını bilen kurumlarla ve kuruluşlarla dönüşür

Dünya ekonomisini özel, kamu ve gönüllü kuruluşların yöneticileriyle birlikte, üretenler ve tüketenler yönlendiriyor. Onlar toplumlardan aldıklarıyla ve toplumlara verdikleriyle, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında vazgeçilmez bir yer tutarlar. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, geliştirdikleri bilgilerle iyiliklere yol açtıkları gibi, kötülüklere de yol açarlar.

Okumaya devam et “Çatışma dünyası uzlaşma dünyasına iyilikte yarışmasını bilen kurumlarla ve kuruluşlarla dönüşür”

İslam’ın Gırnata’da batan güneşi bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgelerle Brüksel’de yeniden doğacaktır

Avrupa ülkelerinin Almanya’nın öncülüğünde, aralarındaki sınırları ortadan kaldırılarak, ortak para birimine geçmeleri, Endülüs ve Osmanlı dönemlerinde olduğu gibi, Müslümanları, Hristiyanları ve Yahudileri, insanlığın yitirdiği bilgi ve bilgelik hazinelerine dönmek ve yeniden yorumlamak için, birlikte çalışmaya zorluyor. Nüfusu az ekonomik gücü büyük Avrupa ülkeleri, nüfusu çok ekonomik gücü az Asya ülkeleriyle işbirliği yapmadan, yeni yüzyılda varlıklarını koruyacak kültürel zenginliğe ulaşamazlar.

Okumaya devam et “İslam’ın Gırnata’da batan güneşi bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgelerle Brüksel’de yeniden doğacaktır”

Hayatın şiirini yakalayan toplumlar geleceği aydınlık olan toplumlardır

Toplumların tarihinde, şiirin vazgeçilmez işlevlerinin başında, insanın ruhunu zenginleştirmesi yer alır. Ülkelerin görünen ve görünmeyen dünyalarının güzelleştirilmesi, insanların ruhlarının derinleştirilmesine bağlıdır. İnsanın ruhu, bedenin tükettiği ürünlerle değil, hafızanın ezberlediği şiirlerle canlılığını korur. İnsanın sağlıklı olabilmesi için, bedeni gibi, ruhunun da beslenmesi gerekir.

Okumaya devam et “Hayatın şiirini yakalayan toplumlar geleceği aydınlık olan toplumlardır”

Barış dünyasının silahlara güvenen yönetimlerden daha çok seçmenlere dayanan yönetimlere ihtiyacı vardır

İran’dan Sudan’a, Özbekistan’dan Cezayir’e kadar İslam dünyasında, dayatmacı yönetimlere karşı yapılan gösteriler, bütün dünyada, İslamcılık tartışmalarına büyük bir hız ve yoğunluk kazandırmıştır. Dünyada bir kesim aydınlar, siyasal İslam’ın sonunun geldiğini gündeme taşırken, bir kesim aydınlar da demokratik İslam’ın başladığını tartışmaya açıyorlar. Dünyadaki otokratik yönetimlerin, demokratik yönetimlere dönüşmesi, bütün aydınların gündeminde ilk sıralarda yer alıyor.

Okumaya devam et “Barış dünyasının silahlara güvenen yönetimlerden daha çok seçmenlere dayanan yönetimlere ihtiyacı vardır”

Hayatın her alanında akılla karar vermek gönülle uygulamak

Dünyada bütün ülkelerin, karşı karşıya oldukları sorunların başında, ekonomik ve kültürel üretim güçsüzlüğünü gidermek gelir. Dünyanın her ülkesinde, katma değerleri büyük, maliyetleri düşük ve kaliteleri yüksek ürün, hizmet ve bilgi üretmek hayati önem taşır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını akılla yöneten gönülle değerlendiren ülkeler, hiçbir zaman yoksul düşmezler, varlık içinde yokluk çekmezler.

Okumaya devam et “Hayatın her alanında akılla karar vermek gönülle uygulamak”

Mesnevi bir sayfası bin sayfa olan bitmez tükenmez hazinedir

Her kitabın etkisi, kendinden önce yazılan, düşünce ve eylem dünyasına yeni boyutlar kazandırmış, sıra dışı kitaplardan gelir. Yüzyılların içinde önemini hiç yitirmeyen, bugün yazılmış gibi, yeni olan kitaplar, bütün insanlığın bilgi ve bilgelik birikiminden yararlanırlar. Onlar her yüzyılda yeniden doğarlar, hiç kimse onları tekrar tekrar okumaktan, tekrar tekrar yorumlamaktan usanmaz. Dönemin aklının özü, gönlünün özeti olan Mesnevi, söz konusu kitapların başında gelir. Her sayfasına bin sayfa sığdırılan kitaptır.

Okumaya devam et “Mesnevi bir sayfası bin sayfa olan bitmez tükenmez hazinedir”

Mevlana Mesnevi’siyle bilgiyi bilgeliğe dönüştüren sürekli yeni sözler söyleyen bilgeler bilgesidir

Anadolu insanı kimliğini oluşturan, bin yıllık tarihiyle birlikte yaşar. Her Anadolu insanı bin yıl yaşamış gibi, bilgi ve bilgelikle yüklüdür. Bütün insanları sevgiye, saygıya, kardeşliğe ve kurtuluşa çağıran Mesnevi, Anadolu insanının yanında taşıdığı vatanıdır. Mesnevi bütün insanlığa Yitik Cennet’in yolunu gösteren kutup yıldızıdır. Dünyada bilgelik kaybolsa, Asya’dan Avrupa’ya Mesnevi okuyarak giden Anadolu insanı, bilgeliği yeniden bulur.

Okumaya devam et “Mevlana Mesnevi’siyle bilgiyi bilgeliğe dönüştüren sürekli yeni sözler söyleyen bilgeler bilgesidir”

İki paralel doğru küre dünyada kesişir kare dünyada kesişmez

Düz bilgisayar ekranında, bütün ülkelerin buluştuğu kare dünyada, ekonominin paradigmaları büyük ölçüde değişmiştir. Ülkelerin dış ticarette ekonomik bağımsızlık kuramlarının yerine, ekonomik bağımlılık kuramları geçmiştir. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerin girdilerini, dünyanın her ülkesinden alıyor, çıktılarını her ülkesine satıyor. Her kuruluş dikey büyüme stratejisinden, yatay gelişme stratejisine geçiyor.

Okumaya devam et “İki paralel doğru küre dünyada kesişir kare dünyada kesişmez”

Kendisine bile demokrat olmayan Amerika dünyanın en büyük en dehşet verici demokrasi düşmanıdır

İslam dünyasının olduğu kadar Batı dünyasının da, geçen yüzyıllarda döşenmiş mayınlardan arındırılmasında, demokratik yönetimlerin hayati bir önemi vardır. Hristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde, katılımcı demokrasi kültürünü zenginleştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak, Veysel’in deyişiyle: Gece ve gündüz gidilmesi gereken, uzun ve ince bir yoldur. İslam dünyasında doğmakta olan demokrasi hareketleri desteklenmezse, Amerika ve Avrupa ülkeleri kandan ve gözyaşından elbiseler giyerler.

Okumaya devam et “Kendisine bile demokrat olmayan Amerika dünyanın en büyük en dehşet verici demokrasi düşmanıdır”

Geleceğin mimarlarının bir elinde mesnevi bir elinde mukaddime olacaktır

Aydınlanma döneminden bu yana, dünyanın her ülkesinde kutsal kültürle, seküler kültür arasındaki ilişkiler sorgulanmaktadır. Aydınlanma rüzgarlarının yol açtığı dalgalanmalar karşısında, bütün dünyada kutsal kültür, seküler kültüre bütünüyle teslim olmuştur. Türkiye’nin tek parti yıllarında olduğu gibi, bütün ülkelerde kutsal kültürün değerleri, ekonomik, siyasal ve kültürel yapıdan, bir bir sökülüp atılmıştır. Sosyal bilimlerde normatif değerler unutulmuş, pozitif değerler hiç tartışılmadan kutsanmıştır.

Okumaya devam et “Geleceğin mimarlarının bir elinde mesnevi bir elinde mukaddime olacaktır”

Dünyanın bütün ülkelerinde yeni paradigmanın doğum sancıları yaşanıyor

Doksanlı yılların başında uç veren dönüşümlerle, ekonomideki ve politikadaki Sağ ve Sol paradigmalar, tedavülden kaldırılmış paralar gibi, geçerliliklerini bütünüyle yitirmişlerdir. Sağ ve Sol paradigmaların dışında, birbirinden bağımsız devletleri, birbirine bağımlı devletlere dönüştüren yeni yapılanma, gelip geçici bir ekonomik ve siyasal akım değildir. Dünyada yaşananlar geri döndürülmesi mümkün olmayan, bütün dünya dengelerini altüst edecek, yeni bir paradigmanın oluşum sürecidir.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde yeni paradigmanın doğum sancıları yaşanıyor”

Dünyada entelektüel sermayenin ülkesi olmaz ilkesi olur

Yirminci yüzyılda ülkelerin zenginliği, finansal sermayeden kaynaklanmıştır. Yirmi birinci yüzyılda, entelektüel sermayeden kaynaklanacaktır. Geçen yüzyılın simge kuruluşu Ford’tur. Yeni yüzyılın simge kuruluşu da Facebook’tur. Biri elle tutulur, gözle görülür, ürünler üretirken, biri elle alınmayan ve gözle görünmeyen hizmetler üretmektedir. Birinin üretiminde görünen,birinin üretiminde görünmeyen varlıklar önemlidir.

Okumaya devam et “Dünyada entelektüel sermayenin ülkesi olmaz ilkesi olur”

Savaşlarda cephe gerisindeki komutanlar ölmez cephedeki askerler ölür

Hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin, bütün kurum ve kuruluşlar, liderleriyle kalıcılık kazanırlar. Bunun için yönetim ve üretim alanında, en çok tartışılan konuların başında liderler ve liderlik gelir. Liderlik nasıl tanımlanır? Liderliğin genel geçer bir tanımı var mıdır? İnsanlar lider olarak mı doğarlar? Yoksa liderlik yetenekleri, eğitimle kazanılabilir mi? Yapılan araştırmalarda cevabı aranan belli başlı sorulardır.

Okumaya devam et “Savaşlarda cephe gerisindeki komutanlar ölmez cephedeki askerler ölür”

Bir dil öğrenir gibi ekonomini küresel dilini öğrenmeden krizlerin üstesinden gelinmez

Batı ülkeleri ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, Doğu ülkelerinden öndedirler. Ancak son onyıllarda Batı ülkelerinin dünya üretimindeki payları azalırken, Doğu ülkelerinin payları artmaktadır. Dünyanın üretim merkezi Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında, dünyanın en büyük ekonomisi Amerika değil, Çin olacaktır. İslam dünyası iki büyük ekonomik güç arasında dengeyi sağlayacaktır.

Okumaya devam et “Bir dil öğrenir gibi ekonomini küresel dilini öğrenmeden krizlerin üstesinden gelinmez”