Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür

Dünyanın kıt ve sınırlı kaynaklarıyla, sonu hiçbir zaman gelmeyen, sınırsız yapay ihtiyaçların karşılanması demek olan, seküler dünyanın ekonomi bilimi, insanların açgözlülükleriyle birlikte savurganlıklarına, akıl almaz boyutlar kazandırıyor. Bu yüzden söz konusu seküler dünyada, tüketimi artırmada açgözlülük ve savurganlık her şeydir, açgözlülüğü ve savurganlığı artırmak için, her şey yapılır deniliyor.

Okumaya devam et “Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür”

Nehirlerin akışındaki güzelliğin ve ölümsüzlüğün şiirini yakalamak her zaman bilge şairlerin işi olmuştur

Tarihin bütün çağlarında sular ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı sürükleyici gücünü oluşturmuştur. Dünyanın her yerindeki önemli şehirler, deniz, göl ve nehir kıyılarında kurulmuştur. Tarihteki bütün toplumlar için su kaynakları, büyük çekim merkezleri olmuştur. Tarihe geniş açıdan bakıldığında, bütün insanlığın tarihinin, suları arayışın tarihi olduğu görülür. Toplumlar suları, sular ölümsüzlüğü aramışlardır.

Okumaya devam et “Nehirlerin akışındaki güzelliğin ve ölümsüzlüğün şiirini yakalamak her zaman bilge şairlerin işi olmuştur”

Sınırsız kare dünyada yerel ve küresel ticarette dürüstlük ve güvenirlik herşeyin başında gelir

İnsanların oldukları yerde ticaret vardır. Ticaretin tarihi insanlığın tarihidir. Toplumların gelişmesinde ticaret, her zaman sürükleyici bir işlev yüklenmiştir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna, bilgi toplumundan etik topluma doğru, ticaretin yapısı büyük ölçüde değişmesine rağmen, özünde köklü değişiklikler olmamıştır. İster ürün, ister hizmet, ister bilgi alışverişi olsun, ticaret tarihin her döneminde önemini korumuştur.

Okumaya devam et “Sınırsız kare dünyada yerel ve küresel ticarette dürüstlük ve güvenirlik herşeyin başında gelir”

Dünyada terörü ‘cehennem başkalarıdır’ diyen Amerikalılar değil ‘cennet biziz’ diyen Yunus’lar önler

Ülkeler arasındaki uzaklık ve yakınlık farkının, önemini yitirdiği bir dünyada, ordularıyla Amerika’nın Irak’ı ve Afganistan’ı, Rusya’nın Suriye’yi ve Libya’yı işgale kalkışması, terörün bir salgın hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmasına yol açmıştır. Şam’ın, Bağdat’ın ve Kabil’in ortasına, bomba yüklü bir uçak gibi düşen Rusya ve Amerika savaşı Müslüman ülkelerin başkentlerinden, göçmenlerle Avrupa ülkelerinin başkentlerine taşıyorlar.

Okumaya devam et “Dünyada terörü ‘cehennem başkalarıdır’ diyen Amerikalılar değil ‘cennet biziz’ diyen Yunus’lar önler”

Her alanda olumlu düşünmesini bilmeyenler hiçbir alanda çığır açıcı eylemler yapamazlar

Dünyanın her ülkesinde, kötümser ve aykırı düşünmek, John Kenneth Galbrait’in demesiyle, aydın olmanın en kolay ve en kısa yoludur. Dünyadaki gelişmelere, karamsar gözle bakanlar, her yerde büyük ilgi toplarlar. İyimser düşünenlere onlarca, kötümser düşüncelere ise, binlerce insan kulak vermektedir. Dünyadaki gelişmeler karşısında kötümser olmak, iyi aydın olmak anlamına gelmektedir.

Okumaya devam et “Her alanda olumlu düşünmesini bilmeyenler hiçbir alanda çığır açıcı eylemler yapamazlar”

Sevgili Hıdır Yıldırım ile “Yedi Güzel Adam” ekseninde yaptığımız geçmişten geleceğe ışık tutan bir söyleşi

Ersin Nazif Gürdoğan, “Bir Güzel İnsan Ersin Nazif Gürdoğan” kibamızda, ayrıntılı olarak anlatıldığı gibi, Mavera Dergisinin kurucularındandır ve “Yedi Güzel Adam”arasında anılır. Gürdoğan’ın akademisyenliği yanında, “Teknolojinin Ötesi”, “Kültür ve Sanayileşme”, “Görünmeyen Üniversite”, “Kirlenmenin Boyutları”, “Hicaz’dan Endülüs’e”, “Zaman’ı Aşan Şehirler” ve “Günler Akarken”,Düşünceyi Eylem İçin Bilmek”, “İki Dünyanın Hesaplaşması”, “Dünya Bir Şehirdir”, “Her Şehir Bir Dünyadır” gibi Türkiye’nin Yirmibirinci yüzyılı aydınlatan kitaplarıyla bilinir.

Okumaya devam et “Sevgili Hıdır Yıldırım ile “Yedi Güzel Adam” ekseninde yaptığımız geçmişten geleceğe ışık tutan bir söyleşi”

Dünyanın özlemini çektiği paylaşımcı ekonominin ve katılımcı yönetimin özü Medine Sözleşmesi’ndedir

Yüzyıllar içinde şehirlerin oluşumu ve gelişimi, ekonomik gelişmelerle birlikte, kültürel derinleşmelere dayanıyor. Bu yüzden dünyanın her yanında şehirler, bir yandan ekonomik zenginleşmenin, bir yandan kültürel derinleşmenin sürükleyici güçleri oluyor. Sanayileşmenin ortaya çıkardığı, bir örnek toplu üretime ve bir örnek toplu tüketime, paralel olarak büyüyen şehirler, Yirminci yüzyılda ekonomik, siyasal ve kültürel yapıda ortaya çıkan, en önemli dönüşümlerin başında geliyor. Şehirlerde tüketimin ve üretimin, yıldan yıla biraz daha büyümesiyle, kültürel doku ve ekonomik yapı, büyük değişikliklere uğruyor.

Okumaya devam et “Dünyanın özlemini çektiği paylaşımcı ekonominin ve katılımcı yönetimin özü Medine Sözleşmesi’ndedir”

Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi güzel adam”larından olmasını bilenler güzellik yüklü bulutların şiirini yakalarlar

Edebiyatçı hayatın bütün boyutlarında, güzel olanı arayandır. Güzellikte sınır tanımayanlar, güzellik arayanların öncüleri olurlar. Çok boyutlu edebiyat dünyasının kapıları, düşünce ve eylemleriyle, güzel olmasını bilenlere açılır. Edebiyat hiç kimsenin kolaylıkla anlatamadığı, görünce herkesin anladığı, güzelliklerin peşine düşmektir. Edebiyatçı güzellik avcısıdır. Hayat güzelliktir, güzellik hayattır. Dünyanın her yanında hayatı, herkes için yaşanır kılanlar, hayatınn güzelliklerini görenlerdir, hayatın şiirini yakalayanlardur.

Okumaya devam et “Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi güzel adam”larından olmasını bilenler güzellik yüklü bulutların şiirini yakalarlar”

Kare dünyanin pazarlarinda açiklik içinde sürekli yeniden yapilanmasini bilenler hiçbir zaman yenilmezler

Ekonominin olduğu kadar, kültürün ve demokrasinin de, odak noktasını pazar oluşturur. Bir ağacın meyvasınden tanındığı gibi, bir toplum da pazarından tanınır. Pazarın çok karmaşık ve oldukça duyarlı bir mekanizması vardır. Pazara yapılan her müdahale, pazarın duyarlı yapısını bozmakla kalmaz, haksızlıklara ve yolsuzluklara da yol açar. Ürünlerin fiyatlarını yöneticiler değil, üretenler ve tüketenler belirler.

Okumaya devam et “Kare dünyanin pazarlarinda açiklik içinde sürekli yeniden yapilanmasini bilenler hiçbir zaman yenilmezler”

Müslüman ülkeler değişmeyen yöneticileri darbelerle değil katilimci demokratik yönetimlerle değiştirirler

Sanayi odaklı küre dünyanın demokratik dili gibi, bilgi odaklı kare dünyanın da, kendine özgü bir demokratik dili vardır. Sanayi yüzyılından bilgi yüzyılına, demokrasinin dili hızla değişiyor. Küre dünyanın demokratik dili, pozitif kültürün değerleriyle inşa edilmiştir. Çokluk içinde birliği yakalayan, sınırların önemsizleştiği, kare dünyanın demokratik dili ise, kutsal kültürün değerleriyle inşa edilecektir.

Okumaya devam et “Müslüman ülkeler değişmeyen yöneticileri darbelerle değil katilimci demokratik yönetimlerle değiştirirler”

Kare dünyanın pazarlarında açıklık içinde sürekli yeniden yapılanmasını bilenler hiçbir zaman yenilmezler

Adil, açık, hukuka saygılı ve yaşanabilirlik standartları yüksek bir ülkede, hem devletin, hem milletin görevi, olumlulukları büyütmek, olumsuzlukları önlemektir. Devlet ve milletin en önemli işi zorlaştırmak değil, kolaylaştırmaktır, nefret ettirmek değil sevdirmektir, çirkinleştirmek değil, güzelleştirmektir. Devletle milletin uyum ve düzen içinde olduğu, kimseye haksızlık yapılmayan, kimsenin haksızlığa uğramadığı, bir devletin simgesi terazidir.

Okumaya devam et “Kare dünyanın pazarlarında açıklık içinde sürekli yeniden yapılanmasını bilenler hiçbir zaman yenilmezler”

Savaş ülkelerini barış ülkelerine Kenan illerinde kaybolan Yusuf’ları bulanlar dönüştürürler

Tarihe geniş zaman aralığından bakılırsa, dünyada kervanların ve kervansarayların, ülkeler arasındaki sınırları aşarak, üç kıtanın ve iki denizin şehirlerini birbirine bağladıkları görülür. Ticaret tarihin ilk çağlarından beri, ülkeler arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesinde, vazgeçilmez bir yer tutmuştur. Dünyada sınırları ordulardan önce kervanlar aşmıştır. Onlar ülkelerden ülkelere, ürünlerle birlikte, kültürleri de taşımışlardır.

Okumaya devam et “Savaş ülkelerini barış ülkelerine Kenan illerinde kaybolan Yusuf’ları bulanlar dönüştürürler”

Ülkeler dünya pazarlarına kusursuz üretim yapan kuruluşlarıyla açılırlar

Kuruluşların olduğu kadar, ülkelerin başarısı da, dış dinamiklerden daha çok, iç dinamiklerden kaynaklanır. Dünyanın hiçbir yerinde başarı ya da başarısızlık kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bir ülke ya da kuruluşun başarısının olduğu gibi, başarısızlığının da köklü kaynakları vardır. Bütün kuruluşlarıyla birlikte, ülkeleri çökerten dinamikler, dışarıdan önce içeride aranmalıdır. Ülkeler ve kuruluşlar, korkuları ve düşmanlıkları körükleyerek, başarısızlıklarının sorumluluğunu başkalarına yükleyemezler.

Okumaya devam et “Ülkeler dünya pazarlarına kusursuz üretim yapan kuruluşlarıyla açılırlar”

Güneşin hiç batmadığı gizliliğin olmadığı düz kare dünyada getirisi en büyük olan sermaye dürüstlüktür

Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden olan Enron, Lehman Brothers gibi, Wall Street’in en parlak şirketlerinden biridir. Fortune dergisi, Enron”u altı yıl üst üste “Amerika”nın en yenilikci şirketi” olarak seçmiştir. Henry Kissınger ve James Baker gibi, uluslararası politikanın ünlü isimleri, Enron’a danışmanlık yapmışlardır. Amerika Eski Başkanı George W. Bush ve Enron’un yargılanarak hapse mahkum olan, Yönetim Kurulu Başkanı Ken Lay çok yakın dosttur.

Okumaya devam et “Güneşin hiç batmadığı gizliliğin olmadığı düz kare dünyada getirisi en büyük olan sermaye dürüstlüktür”

Öğrenme kesintisiz bir süreçtir yeri yaşı zamanı yoktur

Dünyanın her ülkesinde en büyük, en başarılı üniversitelerin başında, kültürlerin oluşturduğu açık üniversiteler gelir. Bunun için insanlar, birbirlerinden öğrenmek, birbirlerine öğretmek için, bir arada yaşarlar. İnsanlar tek başlarına, varlıklarını sürdürmezler. Öğrenme evden başlayan, ömür boyu devam eden bir süreçtir. Öğrenmesini öğrenmeyenler, kendileriyle birlikte, çevrelerini de yoksullaştırırlar. Ekonomik, siyasal ve kültürel bütün sorunlar eğitimsizlikten kaynaklanır.

Okumaya devam et “Öğrenme kesintisiz bir süreçtir yeri yaşı zamanı yoktur”

İslam dünyaya muharebeyle değil mudarebeyle yayılmıştır

Dünyanın her yanında, ortaklık kültürü zengin olan toplumların, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçleri büyük olmuştur.Ortaklık yapmasını bilenler, hayatın her alanında yardımlaşmasını, dayanışmasını ve paylaşmasını bilirler. Onlar ellerindeki sınırlı kaynakları değerlendirmesini bildikleri için, hiçbir zaman yoksul düşmezler. Bütün ülkelerde ortaklık şemsiyesi altında bir araya gelen herkes, üretim gücüne derinlik kazandırarak, el açan değil, el açılan olur.

Okumaya devam et “İslam dünyaya muharebeyle değil mudarebeyle yayılmıştır”

İnsanlar birbirleriyle konuşa konuşa öğrenmesini öğrenirler

Konuşmalarda bilgi ve bilgelik alışverişi, doruk noktasına ulaşır. Konuşma edebiyatçılar arasındaki, düşünce alışverişlerinin yazıya dökülmesidir. Edebiyatçılarla konuşmalar, ilk elden bilgi verdikleri için, her zaman çok sevilirler. Konuşmalarda bütün birikimler yansıtılır. Bu yüzden, konuşmaların okuma ve yazma gibi, insanı dört bir yanından kuşatan, gizemli bir yanı vardır. Kültür ve sanat dergilerinde önce konuşmalar okunur.

Okumaya devam et “İnsanlar birbirleriyle konuşa konuşa öğrenmesini öğrenirler”

Yunus gibi her gün yeniden doğarak sürekli yenilenen girişimcilerden kimse usanmaz

Ekonomide devletin ağırlıklı olduğu ülkelerde, devlet kuruluşlarında çalışanlara, kendi işlerini kurmaya çalışanlardan daha çok önem verilir. Üretim güçsüzlüğü çeken toplumlarda, kamu kuruluşlarının üretimdeki yerleri, özel kuruluşların yerlerinden çok daha büyüktür. Toplumun bütün kesimleri, devletin topluma hizmet etmesinden daha çok, toplumun devlete hizmet etmesini isterler. Bu yüzden devletin yönetimden daha çok, üretime önem verdiği toplumlarda, girişimcilik kültürü zenginleşmez.

Okumaya devam et “Yunus gibi her gün yeniden doğarak sürekli yenilenen girişimcilerden kimse usanmaz”

Seküler batı kültürüyle kutsal kültürün hesaplaşması sert güç alanlarından esnek güç alanlarına kaymıştır

Yirmi birinci yüzyılda, Atina ve Roma’ya dayanan Seküler Batı kültürüyle, Mekke’ye ve Kudüs’e dayanan Kutsal kültürünün hesaplaşması, birbiriyle savaşmaktan daha çok, ekonomik ve kültürel alanda, birbiriyle yarışmaya dönüşerek devam etmektedir. Yarışma ülkelerin sert güçleriyle savaş cephelerinde değil, esnek güçleriyle üniversitelerde, hastanelerde ve pazarlarda yapılıyor.

Okumaya devam et “Seküler batı kültürüyle kutsal kültürün hesaplaşması sert güç alanlarından esnek güç alanlarına kaymıştır”

Doğu’suz batı olmaz diyen kare dünyada ya doğu ya batı yoktur hem doğu hem batı vardır

Toplumların kültürel dokusunda, iz bırakan dönüşümlerin öncülüğünü, sözün gücünü bilenlerin çevresinde odaklanan düşünce akımları yaparlar. Hayatı dönüştüren düşüncenin tohumları, onların elinde meyva veren ağaçlara dönüşürler. Sözün ustalarının elinde tohumlar ağaç, ağaçlar orman olurlar. Bütün boyutlarıyla dar bir çevrede, tartışılarak benimsenmeyen düşünceler, toplumlar tarafından benimsenmezler.

Okumaya devam et “Doğu’suz batı olmaz diyen kare dünyada ya doğu ya batı yoktur hem doğu hem batı vardır”