Sevgili ali osman öncel ile “iki dünyanin hesaplaşmasi” kitabimiz üzerine uzun söyleşimiz

İki Dünya’nın Hesaplaşması’nda Necip Fazıl’dan Sezai Karakoç’a, Nuri Pakdil’den Erdem Beyazıt’a kadar Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimleriyle ilgili yazılarınız var. Niçin edebiyat önemli, edebiyat ile medeniyet arasında nasıl bir bağ vardır?

Okumaya devam et “Sevgili ali osman öncel ile “iki dünyanin hesaplaşmasi” kitabimiz üzerine uzun söyleşimiz”

Ekonomik ve kültürel girişimcilik dünyasında risk rızkın ikiz kardeşidir

Girişimciler dünyaya en geniş açıdan bakan vizyonları, geçmişten geleceğe uzanan misyonları, ekonominin bütün alanlarını dönüştüren kuruluşlarıyla, kendi ülkeleriyle birlikte, bütün ülkeleri dönüştürmenin, yolunu gösteren kutup yıldızlarıdır. Ürün, hizmet ve bilgi üretmenin, büyük bir hız ve yoğunluk kazandığı dünyanın, yeni akıncıları girişimcilerdir. Onlar gönüllerini kazanmayı bildikleri insan kaynaklarıyla, bilinen doğal kaynaklardan, bilinmeyen ürünler ortaya çıkarırlar.

Okumaya devam et “Ekonomik ve kültürel girişimcilik dünyasında risk rızkın ikiz kardeşidir”

Kare dünyanın yeni simyacıları Alperen girişimciler olacaktır

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar alperen girişimciler, ekonomik, siyasal ve kültürel hayata canlılık kazandırırlar. Onlar yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ürünlere dönüştürerek, toplumların üretim güçlerini büyütürler. Dünyada yoksulluk kaynak yokluğundan önce, girişimci yokluğundan kaynaklanır. Yoksulluğun üstesinden gelmede önemli olan, finansal kaynak zenginliği değil, alperen girişimci zenginliğidir. Onlar gecede gündüzü, meyvada ağacı, toprakta altını gören, yeni simyacılardır.

Okumaya devam et “Kare dünyanın yeni simyacıları Alperen girişimciler olacaktır”

Yeni yüzyılda dünya barışının güvencesi otokratik yönetimlerden önce demokratik yönetimler olacaktır

Avrupa’daki ve Amerika’daki saldırgan metafizik düşmanlığının, bütün dünyaya ödettiği en büyük fatura, dinle dünyayı birbirinden kesin sınırlarla ayırması olmuştur. Din ve dünya arasında aşılması zor tehlikeli mayınlar döşenmesi, Batı’da sekülerliği bir dünya dinine dönüştürmüştür. Ekonomik, siyasal ve kültürel hayat, kutsal değerlerden bütünüyle arındırılarak, fizik dünya metafizik dünyadan koparılmıştır. İki dünya arasındaki iletişim ve etkileşim kanalları baştan sona dinamitlenmiştir. Bu yüzden bütün dünyada, yeniden dinlere dönmenin sancıları yaşanmaktadır.

Okumaya devam et “Yeni yüzyılda dünya barışının güvencesi otokratik yönetimlerden önce demokratik yönetimler olacaktır”

Türklerin barış şehiri Kudüs’ü Amerika ve İsrail Avrupa ülkelerini peşlerine takarak savaş şehirine dönüştürdüler

İnsanlığın atalarının yitirdiği Cenneti dünyada bulmaları, seküler kültürün gökdelen ormanı şehirlerinden daha çok, kutsal kültürün insanlığın tarihiyle yaşıt kutlu şehirlerine önem vermelerine bağlıdır. İnsanlar seçilmiş ve seçilmemiş krallardan oluşan, ”Beş ülke” yöneticinin, bir “Savaş Cehennemi”ne dönüştürdüğü dünyayı, bir “Barış Cenneti”ne dönüştürmeyi, ülkelerin ellerinde silah taşıyan ordularından değil, kutsal kültürün ellerinde gül taşıyan gönül önderlerinden bekliyor. Dünyanın her yerinde barışın, en önemli güvencesi Mevlana gibi, Yunus gibi büyük gönül fatihleri olmuştur.

Okumaya devam et “Türklerin barış şehiri Kudüs’ü Amerika ve İsrail Avrupa ülkelerini peşlerine takarak savaş şehirine dönüştürdüler”

Dünyanın özlemini çektiği barış Batı’nın bilgilerinden daha çok Doğu’nun bilgelikleriyle inşa edilecektir

Türkiye’de Tanzimat’tan, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e, Paris’teki gelişmelere ayak uydurmak için, İstanbul’dan uzaklaşmanın tartışıldığı bir dönemde, edebiyatı medeniyet için bilenler, Anadolu insanının sesi ve sözcüsü olmuşlar. Onlar açıklık içinde yeniden yapılanmanın hareket noktası olarak, Batı’nın bilgilerinden ve bilgeliklerinden önce, Doğu’nun bilgilerini ve bilgeliklerini almışlar. Bin yıllık Anadolu tarihine yaslanarak, Türk tarihindeki ana akışı kavramak için, dünya düşünce tarihini eleştirel bir gözle yorumlamışlar.

Okumaya devam et “Dünyanın özlemini çektiği barış Batı’nın bilgilerinden daha çok Doğu’nun bilgelikleriyle inşa edilecektir”

Amerika dünyanın İsrail Ortadoğu’nun muhtarı olursa bütün ülkeler barışı rüyalarında bile göremezler

Ortadoğu bin yıldan bu yana, onlarca farklı din, mezhep ve etnik kökenden insanlara kapılarını açmış, yerin altı kadar yerin üstü de, zengin olan bir coğrafyadır. Peygamberler ülkesi Ortadoğu, son yıllarda Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler arasındaki yıkıcı iktidar çatışmalarının ağırlık merkezi olmuştur.İnsanlık tarihinin bütün peygamberlerinden kalıcı izler taşıyan, “İbrahim Milleti”nin başşehiri Kudüs, yalnızca Ortadoğu’nun değil, Doğu’dan Batı’ya dünyanın, ortak hazinesi ve ortak aklıdır.

Okumaya devam et “Amerika dünyanın İsrail Ortadoğu’nun muhtarı olursa bütün ülkeler barışı rüyalarında bile göremezler”

Güzel insanların hem düşünceleri hem eylemleri hem dostları hem düşmanları güzel olur

İnsanlık tarihinde yüzyılların içinde oluşan sınırsız zenginliklerin, düşünce ve eylem hazinelerini, toplumun bütün kesimleriyle paylaşmak için, Necip Fazıl gibi güzel insanlar, edebiyatın her alanında, kalıcı izler bırakan güzel eserler vermişlerdir. Onlar gerçeğin edebiyatının güzel, güzelin edebiyatını gerçek olduğunu, düşünceleriyle ve eylemleriyle bütün dünyaya göstermişlerdir. Ve gerçeğin edebiyatını aramışlar, gerçek edebiyatın mimarı olmuşlar.

Okumaya devam et “Güzel insanların hem düşünceleri hem eylemleri hem dostları hem düşmanları güzel olur”

Müslüman ve Hristiyan dünyanın savaşı olan birinci dünya savaşı bitmemiştir bütün hızıyla devam etmektedir

Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı sonrası, Necip Fazıl liselerde Arapca ve Farsca yerine, Yunan’ca ve Latin’ce öğretilmesinin tartışıldığı yıllarda, Türkiye’nin yerinin “Büyük Batı”dan önce, “Büyük Doğu”da olduğunu sürekli vurgulamıştır. O “Büyük Doğu”nun mimarı olarak,Mevlana’nın, Yunus’un ve Hacı Bayram’ın düşünceleriyle, eylemleriyle yoğurulan, her gün yeniden doğan, her gün yeni sözler söyleyen, yalın yaşamasını ve derin düşünmesini bilen Anadolu insanını görmüştür.

Okumaya devam et “Müslüman ve Hristiyan dünyanın savaşı olan birinci dünya savaşı bitmemiştir bütün hızıyla devam etmektedir”

Bayram gününde dünya Gazze’yi anlamıyor Gazze dünyanın Gazze’yi anlamasını beklemiyor

İsrail dört bir yanından kuşatılmış, bedenlerinden başka silahları olmayan Gazzelilere gökyüzünden, bomba yağdırıyor, Doğu Kudüs’ü yakıp yıkıyor, Aksa Mescidini işgal ediyor. Bir tarafta silahları ellerindeki taşlar olan siviller, bir tarafta da en yeni silahlarla donatılmış askerler. Böylesine orantısız silahlara sahip güçler arasındaki çatışma, bir savaş değil, bir topyekün öldürmedir, bir büyük cinayettir, dehşet verici bir soykırımdır.

Okumaya devam et “Bayram gününde dünya Gazze’yi anlamıyor Gazze dünyanın Gazze’yi anlamasını beklemiyor”

Kutsal kültürün meşalesini elden ele küresel şehirin bütün mahallerine taşımak

Düşünceyle eylem arasında ayrım gözetmeden, ikisinden birine öncelik vermeden, uyum ve denge içinde tutmada, Necip Fazıl edebiyatı geçmişten geleceğe elden ele taşınan, aydınlatıcı bir meşale olarak görmüştür. Onun için edebiyatın görevi, gerçeği aramaktır, bulmaktır ve olmaktır. Edebiyatçılar gerçeği arama yolunda, ne kadar başarılı olurlarsa, bütün insanlığı aydınlatan meşaleye, o kadar aydınlatma gücü kazandırırlar.

Okumaya devam et “Kutsal kültürün meşalesini elden ele küresel şehirin bütün mahallerine taşımak”

Nazizm’in Faşizm’in Komünizm’in Kapitalizm’in anavatanı Avrupa’nın dünyaya yaptığı en son kötülük Siyonizm’dir

Dünyada ülkelerin iç ve dış politikadaki ağırlıkları, önemli bir nüfus ve üretim gücüne sahip olmalarından kaynaklanır. Bunun için, ülkelerin büyük şehirleri, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın ana dinamiğini oluştururlar. Şehirler ülkelerin hem ekonomik zenginliklerinin, hem kültürel derinliklerinin, en somut göstergeleridir. Büyük şehirleri olmayan ülkelerin, büyük ekonomik ve kültürel güçleri, dünya politikasında ağırlıkları olmaz.

Okumaya devam et “Nazizm’in Faşizm’in Komünizm’in Kapitalizm’in anavatanı Avrupa’nın dünyaya yaptığı en son kötülük Siyonizm’dir”

Her yıl gelen ramazan ayı bir gecedir o gece altın bir gecedir

İslam dünyasını seküler dünyadan ayıran, özellklerin başında Ramazan ayı gelir. Ramazan ayında gökyüzünün kapıları, inananlara sonuna kadar açılır. Oruç tutanlar arasında çatışma değil, yardımlaşma vardır. Japonya’dan Arjantin’e kadar, dünyanın neresinde olursa olsunlar, oruç tutanlar birbirlerini tanırlar. Onlar günde üç öğün yemeği, iki öğüne indirerek, yılda bir ay da olsa, basit ve yalın yaşamanın, evrensel bir örneğini verirler.

Okumaya devam et “Her yıl gelen ramazan ayı bir gecedir o gece altın bir gecedir”

Her alanda düşüncesiz eylem güçsüz eylemsiz düşünce etkisiz olur

Tarih içinde Asya’nın ortalarından Avrupa’nın ortalarına doğru, uzun bir yolculuğa çıkan Türklerin düşünce ve eylem dünyaları, Semerkant ile Saraybosna arasında yüzyıllar içinde yeni açılımlar kazanarak zenginleşmiştir. Türkler Alpaslan ile başlayan, Fatih ile kalıcılık kazanan ülkeleri Anadolu’da, bir ellerini Asya’ya, bir ellerini Avrupa’ya uzatarak, iki dünyayı İstanbul’da buluşturmasını ve altın oranda harmanlamasını bilmişlerdir.

Okumaya devam et “Her alanda düşüncesiz eylem güçsüz eylemsiz düşünce etkisiz olur”

Nerede olurlarsa olsunlar MBA diploması olanlar yaptıkları her işi daha iyi ve daha güzel yaparlar

Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Amerika’da da, çalkantısız ekonomik yapıya rağmen, işsizliği azaltmada başarılı olunamıyor. İşsizliğin azaltılması, Brezilya’dan Hindistan’a kadar bütün ülkelerin, karşı karşıya olduğu sorunların başında geliyor. Ekonomik, siyasal ve kültürel krizler, işsizlikten kaynaklanmaktadır. İşsizlikle gelen sorunlar, domino etkisiyle, toplumun bütün kesimlerinde sarsıntılara yol açıyor.Bu yüzden insanlar, Gandi’nin vurguladığı gibi, kitle üretimi değil, kitlelerin katıldığı üretim istiyor.

Okumaya devam et “Nerede olurlarsa olsunlar MBA diploması olanlar yaptıkları her işi daha iyi ve daha güzel yaparlar”

Yeni fatihleriyle dünyanın her ülkesinde olmayan ülkeler kare dünyada varlıklarını koruyamazlar

Atlantik Okyonusunun bir yakası Avrupa, bir yakası Amerika’dır. Avrupa Amerika’yı, Amerika Avrupa’yı zenginleştirmiştir. Amerika’sız Avrupa, Avrupa’sız Amerika olmaz. Beş yüzyıl boyunca, Amerika Avrupa’nın kızıl elması olmuştur. Amerika’da, Avrupa’da yaşayanlardan daha çok Avrupa’lı yaşıyor. Ruslar Avrupa’dan önce Asya, Türkler Asya’dan önce Avrupa üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Okumaya devam et “Yeni fatihleriyle dünyanın her ülkesinde olmayan ülkeler kare dünyada varlıklarını koruyamazlar”

Oruç ayı olan ramazan ayında yardımlaşma ve paylaşma doruk noktasına ulaşır

Her yılın bir ayı, oruç tutulan Ramazan ayıdır. Oruç ayı sonu bayram olan aydır. Oruç ayında ekilenler, bayram gününde biçilir. Bu yüzden, Ramazan ayı yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın doruk noktasına çıktığı aydır. Ramazan ayında, bilgiler, hizmetler, ürünler paylaşılır. Bayram günlerinde kapılar, gönüller, sofralar herkese açılır. Bayramlarda, karşılık beklemeden verenlere, karşılıksız verilir.

Okumaya devam et “Oruç ayı olan ramazan ayında yardımlaşma ve paylaşma doruk noktasına ulaşır”

Dünyaya barış getirmek “halksız demokrasi”lerin “seçilen krallar”ının değil edebiyatçıların görevidir

Dünya barışının mimarları Maurice Duverger”in, “Halksız Demokrasi”lerinin “Seçilen Krallar”ı değil, insanlığın “Seçilen ve Sevilen Edebiyatçılar”ı olacaktır. Edebiyatçı yazması gerekeni yazmaktan kaçınmaz. Çünkü, edebiyat hayattır, hayat edebiyattır. Bu yüzden eleştirel düşünmesini bilen edebiyatçı, çağının düşüncelerinden ve eyleminden sorumludur. Çünkü edebiyatta tartışılan, er ya da geç ekonomik ve kültürel hayatta karşılığı bulur. Edebiyat yaşanılan hayattan, yaşanılan hayat edebiyattan beslenir.

Okumaya devam et “Dünyaya barış getirmek “halksız demokrasi”lerin “seçilen krallar”ının değil edebiyatçıların görevidir”

Karadeniz’de barış olursa Akdeniz’de savaş olmaz

İstanbul Türklerin Avrupa’ya, Kazan Rusların Asya’ya açılma kapıları olmuştur. Avrupa ve Asya ekseninde, Türkiye ve Rusya iki vazgeçilmez ülkedir. Ekonomik ve kültürel alanlarda Türkiye’nin Avrupa, Rusya’nın Asya ülkeleriyle işbirliği yapmalarında Karadeniz en önemli ortak alanı oluşturuyor. Bölge ülkeleri Karadeniz çevrenizde güç kazanmak için, yüzyıllar boyunca birbirleriyle hem yarıştılar, hem savaştılar. Yirmi birinci yüzyılda Karadeniz, bütün dünyayı dostluğa ve barışa davet ediyor.

Okumaya devam et “Karadeniz’de barış olursa Akdeniz’de savaş olmaz”

Dünyaya barışı Doğu’yu ve Batı’yı iyi bilenler getirirler

İslam başta Batı olmak üzere, bütün dünyayı aydınlatacak, çok zengin kültürel kaynaklara sahiptir. Batı dünyasının Taoizm’e, Budizm’e ve Şintoizm’e büyük bir borcu yoktur. İslam söz konusu olduğunda, durum bütünüyle değişir. Batı’nın Müslümanlara olan borcu ödenemeyecek kadar büyüktür. Batı dünyasında, kültür adına ithal edilmiş ne varsa, hepsinin kaynağı, İslam dünyasının sınırsız hazineleridir.

Okumaya devam et “Dünyaya barışı Doğu’yu ve Batı’yı iyi bilenler getirirler”