Dönüştürücü öncüleri olmayan kültürler, zamanın estirdiği fırtınalara direnemez. Büyük öncülerinden beslenmeyen bir toplum, değerlerini koruyamaz. Onlar temel değerleri, temel değerler de toplumları ayakta tutar. Her dönüştürücü öncü, arasında yer aldığı toplumun, kültürüne ve ekonomisine yeni açılımlar kazandırır. Onların görevlerinin başında, toplumları uzun ömürlü kılan ve geçmişten geleceğe taşıyan, temel değerleri zenginleştirmek gelir.
Anadolu’yu dönüştürenler, her alanda özveri ve özgeciyi temel değer gören, “Düşünce ağacı biziz, eylemin meyvası bizdedir” diyen, bilgi ve bilgeliğin öncüleri olmuştur. Onlar insanlığın temel değerlerini, Anadolu’dan bütün dünyaya taşımışlardır. Onların arasında iki dünyayı, ellerinde hamur gibi yoğuran, Hacı Bektaş’ın, Hacı Bayram’ın ve Akşemsettin’in, kültür tarihinde, doldurulamaz yerleri vardır. Onlar Anadolu’da, köklü dönüşümlerin, öncüleri olmuşlardır.
Dönüştürücü öncüler düşünce ve eylemleriyle, insanların atalarının yitirdiği Cenneti, dış dünyalarından önce, iç dünyalarında aramaları gerektiğini sürekli vurgulamışlardır. Anadolu tarihinde, iç dünyanın zenginleri, sınır tanımayan özgeci ve özveriyle, yönetenler ile yönetilenler arasında, uyum ve düzenin, en büyük güvencesi olmuşlardır. Onlar hiçbir zaman, yönetenlerin peşlerinden koşmamışlar, yönetenler onların peşlerinden koşmuşlardır.
Düşünce ve eyleme, dış dünyanın yöneticilerden daha çok, iç dünyanın yöneticileri derinlik kazandırmıştır. Dış dünyayı yönetenlerin etkileri, yaşanan yıllara dönük ve sınırlıdır. İç dünyayı yönetenlerin etkileri ise, yaşanacak yıllara dönük ve sınırsızdır. Bunun için zaman içinde, dış dünyanın öncüleri unutulmuş, iç dünyanın öncüleri unutulmamıştır. Düşünce ve eylemleriyle, dönüştürücü olmasını bilen öncüler, temel değerleri, bütün insanlığa ulaştırarak, küresel değerlere dönüştürmüşlerdir.
Düşünce ve eylem, hayatı kolaylaştırdığı, insanın iç dünyası kadar, dış dünyasını da zenginleştirdiği ve güzelleştirdiği zaman, temel değerlerin kaynağı, bilgi ve bilgelik olur. Bu yüzden dönüştürücü öncülerin elinde, hem düşünce hem de eylem, hayatın amacı değil, hayatı anlamlı kılmanın aracı olmuştur. Onların öncülüğünde Anadolu insanı, üreten el olmanın coşkusunu duymuş, veren el olmanın gücünü görmüş, bilgiyi bilgeliğe dönüştürmüştür.
Anadolu insanının düşünce ve eylem dünyasında, kendilerine geniş bir yer açmasını bilen, iki dünyayı bir dünya olarak gören, büyük öncüler Türklerin, Anadolu’dan üç kıta ve iki denize açılmasında çığır açıcı olmuşlardır. Onlar düşünce ve eylemleriyle, temel değerleri anlatmaktan önce, yaşatmak ve hayatın bütün boyutlarına yansıtmak için, iki dünyanın kaynaklarını seferber etmişlerdir. Onlar Türklerin yeniden, dünyaya açılmalarında, yine yol gösterici yıldızlar olacaklardır.
Toplumları geçmişten geleceğe, kötülüklerden iyiliklere, açgözlü olmaktan tokgözlü olmaya çağıran, değişen dünyada, değişmeyen değerleri, yakalamasını bilenler taşırlar.
Onlar tok gözlülüğün zenginlik, zenginliğin tok gözlülük olduğunu bilirler.
Tarih içinde temel değerlerin başına tokgözlülüğü koyanlar, gittikleri her coğrafyada, insanların sürekli güç ve güven tazeledikleri, düşünce eylem kaynakları olmuşlardır.
Değişen dünyadan değişmeyen değerler çıkarılırsa, dünyanın bütün zenginlikleri, güzellikleriyle birlikte anlamlarını da yitirirler.