Kutsal kültürün kaynağı Peygamberler tarihinde söylenmemiş söz yoktur. İnsanlara iki göz, iki kulak, bir dil, gördüklerini, dinlediklerini, dile dökmesi için verilmiştir. Edebiyat hayatı görme, hayatı dinleme, hayatı söze dökme eylemidir. Edebiyatçı hayatta insanı, insanda hayatı görür. İnsana karşı hayat, hayata karşı insan,edebiyatla korunur. Edebiyatçı hayatı,her insan için yaşanır kılma sorumluluğu taşır.
Edebiyatçılar çağlarının savaşlarından, çağlarının cinayetlerinden, çağlarının ekonomik ve kültürel krizlerinden sorumludurlar. Hayatın hiçbir alanında, hiçbir kazanım, bir insanın hayatından daha değerli değildir. Bir insanın hayatı bütün insanlığın hayatıdır. Bu yüzden dünyanın neresinde bulunurlarsa bulunsunlar, edebiyatçılar, barış istemek, barışın peşinde koşmak zorundadırlar. Hayatı omuzlarında silah taşıyanlar değil, ellerinde taşıyanlar yaşanır kılarlar.
Edebiyatların dilleri, toplumların dilleridir. Edebiyatçıların sözleri insanların sözleridir.Edebiyatçılar insanlarda toplumları, toplumlarda insanları görürler. Bu bağlamda, eski edebiyatlar, yeni edebiyatlar yoktur, yeni diller, yeni sözler vardır. Her dönemin edebiyatları, kendilerinden önceki dönemlerin edebiyatlarının geçtikleri yollardan geçerler, insanları yaşatan özlerini koruyarak, insanların yaşatılmasına, yeni boyutlar kazandırırlar.
Shakespeare, Goethe, Rimbaud, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, metafizik sancı çeken,“metafizik gerilim” olmadan, metafizik dünyanın kapılarının açılamayacağının bilincinde olan edebiyatçılardır. Metafizik kaygı taşımayanlar, metafizik boyut taşıyan eserler veremezler. Bunun için edebiyatçılar, dünyada çatışmanın, Washington ile Moskova arasında değil, Kudüs ile Atina arasında olduğunu sürekli gündemde tutmak zorundadırlar. Dünyanın geleceğinin mimarları, seküler kültürün bilginlerinden daha çok, kutsal kültürün bilgeleri olacaktır.
Dünya edebiyatçıları uluslararası kurumlarıyla ve kuruluşlarıyla, oylarını Atina’dan yana değil, Kudüs’ten yana kullanmalıdır.
Edebiyatçılar oylarını, dünyada iyi savaş, kötü barış yok diyen, insanın ölümünü, bütün insanlığın ölümü olarak gören, Kudüs’ten yana kullanmazlarsa, dünyadaki bütün krizlerin kaynağı olan savaşların önünü alamazlar.
Dünyayı seküler dünyanın başkenti Atina değil, kutsal kültürün başkenti Kudüs değiştirir. Savaş dünyasını, barış dünyasına dönüştürmek için, insanların Atina’dan daha çok, Kudüs’ le barışmaları gerekir. Kudüs bütün insanlığı kucaklayan peygamberler ülkesidir.
Dünya barışının en büyük güvencesi, edebiyatı iman için bilen, ufukları peygamberler olan edebiyatçılardır. Atina’nın burçlarına, Kudüs’ün bayrağını onlar çekecektir.
Kudüs barışı, yüzyıldan yüzyıla, toplumdan topluma, edebiyatın insanı dönüştüren, küresel diliyle taşınır.
Dünya barışına açılan kapının anahtarları, edebiyatı iman için bilen, edebiyatçılara verilmiştir.