İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikimi içinde, etik değerlerin önemi sürekli vurgulanmıştır. Ancak Batı dünyasında estirilen pozitifist rüzgarlarla, Ekonomi başta olmak üzere, bütün bilimler sekülerleştirilmeye çalışılmıştır. Bilimin kutsallaştırılması ve etik ilkelerin ekonomik gelişmelerin, önündeki engeller olarak görülmesi, dünya üniversitelerinde etikle ilgili derslere, yer açılmasını geciktirmiştir. Yirminci yüzyıldaki gelişmeler,etiği bütün bilimlerin ana çalışma konusu haline getirmiştir.
Soğuk Savaş sonrasında Ekonominin, diğer bilimler gibi etikle iç içe, her yerde genelgeçer ilkeleri olan bir bilim olduğu ortaya konulmuştur. Artık kuramlarıyla, uygulamalarıyla, ekonominin sürükleyici güçleri olan öncüler, bencillikle, acımasızlıkla, duygusuzlukla, insafsızlıkla ve etiksizlikle suçlanmıyorlar ve yerden yere vurulmuyorlar. Yeni dünyada ekonomi, “Pazar Ekonomisi”, “Kar ve Zarar Bilimi”, “Serbest Girişim Düzeni” gibi, isimler altında ele alınmaktadır.
Yirmi birinci yüzyılda ekonomi deyince, kimsenin aklına geçerliliklerini yitiren Kapitalizm ya da Komünizm gelmemektedir. Bütün dünyada etiksiz ekonominin, ekonomisiz etiğin olmayacağı açıkca görülmüştür. Çünkü hem ekonomi, hem de etik insanların tutumlarıyla, davranışlarıyla ve tercihleriyle çok yakından ilgilidir. Etik boyutu olmayan, hiçbir ekonomik eylem yoktur. Ekonomi etiğe, etik ekonomiye duyarsız değildir, her ikisi birbirinden etkilenir.
Yerüstü ve yeraltı kaynaklarıyla, dünyanın zenginliklerini değerlendirmede, Kutsal Kitaplar, yüzyılların içinden süzülüp gelen değerleriyle, bütün bilimlerin olduğu kadar, küresel etik ilkelerinin de ana kaynağını oluştururlar. Ebu Yusuf ekonomide, kazancı ve zararı ele alan, alışverişte etik ilkelerin önemini vurgulayan, düşünürlerin başında gelir. Toplumların ekonomik güçleri, her dönemde üreten eller olmasını bilen ve üretmenin coşkusunu duyan, ilkeli insanlardan kaynaklanır.
Kutsal kültürün etik ilkeleriyle, ekonominin doğal yasaları arasındaki ortak alan, sanıldığından çok daha büyüktür, çatışmadan daha çok örtüşme vardır. Kutsal kültür iki dünya kültürüdür, hiçbir zaman ya dünya ya öteki dünya denilmez, hem dünya hem öteki dünya denilir. Dünyada iyi olanlar, iyilik arayanlar, iyilikte yarışanlar iki dünyada iyilik bulurlar, kötü olanlar, kötülük arayanlar, kötülükte yarışanlar, iki dünyada kötülük bulurlar. Etik ilkeler kötülükleri değil, iyilikleri özendirmek için vardırlar.
Ekonomide amaçlar açıkça ortaya konulursa, araçların amaçlara dönüşmesi önlenir. Ekonomi toplumların üretim güçlerini büyütmek için, hayatı bütün alanlarıyla kucaklayan, çok boyutlu, çok işlevli ve çok kapsamlı düşünce ve eylem dünyasıdır. Dünyada ekonomi, bütün ülkelerin el ele vererek, etik ilkeleri ve ekonomik yasaları çiğnemeden, insanlığın birikiminden yararlanarak, dünyanın sınırlı kaynaklarıyla, toplumların zorunlu ihtiyaçlarını, karşılama bilimine dönüşmektedir.
Ekonominin etikten bağımsızlığını ileri süren kuramlar, ekonomik olayları açıklamakta yetersiz kalmaktadırlar.
Dünyada üreten eller olmak, üreten eller olmayı özendirmek, hem ekonomik hem etik bir sorumluluktur.
Dünyada hiçbir yerinde, para yüklü bulutlar yoktur, para gökten yağmur gibi yağmaz.