Tarihin bütün dönemlerinde, kurum ve kuruluşlarda yöneticilerin belirlenmesi, yönetim bilimlerinde sürekli tartışılan konuların başında gelir. En büyük kuruluşun yönetiminden, en küçük kurumun yönetimine kadar, her yerde yönetim, bir yarışma, bir çatışma ve bir uzlaşma alanıdır. Nerede olursa olsun, her yönetimin amacı, iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek, kurum ve kuruluşlarda bütünlüğü ve sürekliliği sağlamaktır.
Tarihin derinliklerine inildiğinde, yönetimin çok geniş bir alan içinde, sürekli gelişme yolunda olan, bir bilim dalı olduğu görülür. Bu bağlamda yönetim, kıyısız bir deniz gibi, sınırları bütünüyle bilinmeyen, politikadan kültüre her alanı kapsayan, sanatların en yaşlısı, bilimlerin en gencidir. Her alanda yol gösterici ve çığır açıcı yönetim, sanatlarda olduğu kadar, bilimlerden de yararlanmak zorundadır.
Hayatındaki yalınlığı, bilgisindeki derinliğe dönüştüren, yaşayışıyla yalınlığın olmadığı yerde derinlik olmaz diyen, Muhammed Hamidullah, ”İslam”da Devlet İdaresi” kitabında, İlk Halife’nin seçimindeki tartışmalardan yola çıkarak, tarihte iki yöneticili, ortak yönetimlerin varlığını vurgular. Mısır’da Peygamber Musa ile kardeşi Harun, insanlık tarihi içinde ”iki yönetici”li, ortak yönetimin başarıyla uygulanan ilk ”eş yönetici” örneğini verirler.
Büyük ya da küçük bütün kurumların ve bütün kuruluşların yönetiminde, her zaman her yerde uygulanabilen, tek ve değişmez bir model yoktur. Bu alanda bütün bilim ve sanat çevrelerine düşen görev ve sorumluluk, dünyanın barış ve güvenliğine katkıda bulunacak ve adalette İran’ın Nuşirevan’ından, Habeşistan’ın Neçaşi’sinden geride kalmayacak, bir yönetimin yolunu açmak ve yönetim sürecine yeni boyutlar kazandırmaktır. Öncü girişimci Michael Dell ”İki lider bir liderden daha iyi düşünür” diyerek, kendi işletmesi gibi, işletmelere iki eş başkanlı yönetim önerir.
Dünyadaki ekonomik krizler ve toplumsal patlamalar, her ülkede geçmişte benzeri görülmeyen büyük göçler ve iç savaşlar, her ülkeyi sarsan silahlı terör eylemleri, kamu, özel ve gönüllü kurumlarda ve kuruluşlarda, ”tek kişi” yönetimlerinden, en azından ”iki kişi” yönetimlerine geçmeyi zorunlu kılıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun her kurumda ve kuruluşta eşit yetkilere sahip iki yönetici, tek yetkili bir yöneticiden, her zaman daha sağlıklı ve daha uygulanabilir karar alır.
Bir yöneticinin yetkisi, gücünün sınırlarını aşarsa, kendi yetki alanını genişletir, yardımcılarının yetki alanlarını da daraltır. Yetki paylaşılmaz diyen, bütün yetkileri kendilerinde toplayan yöneticiler, hem yalnızlıklarını, hem de kusurlarını büyütürler. Kurumlarda ve kuruluşlarda yetkilerini paylaşmayan yöneticiler, yönetilenler üzerindeki etkilerini yitirirler.
İki yöneticinin yetkileri ve etkileri, her zaman bir yöneticinin yetkisinden ve etkisinden daha büyüktür. Yönetim sinerji oluşturma ustalığıdır.
Bir yönetici ne kadar az yetki kullanırsa, o kadar çok etkili olur.
En başarılı yönetici en çok yönlendiren yöneticidir.
Yönetim ortak akıldan yararlanmaktır. Hayatın her alanında ortak aklı yanlışta birleşmez.