Kuruluşların olduğu kadar, ülkelerin başarısı da, dış dinamiklerden daha çok, iç dinamiklerden kaynaklanır. Dünyanın hiçbir yerinde başarı ya da başarısızlık kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bir ülke ya da kuruluşun başarısının olduğu gibi, başarısızlığının da köklü kaynakları vardır. Bütün kuruluşlarıyla birlikte, ülkeleri çökerten dinamikler, dışarıdan önce içeride aranmalıdır. Ülkeler ve kuruluşlar, korkuları ve düşmanlıkları körükleyerek, başarısızlıklarının sorumluluğunu başkalarına yükleyemezler.
Ülkelerin gelecekteki başarıları, ekonomik ve kültürel alanlarda, üretim yapan kuruluşlarından kaynaklanır. Su toprak için nasıl canlılık kaynağı ise, kuruluşlar da ülkelerin en önemli canlılık kaynaklarıdır. Susuz toprakların çoraklaştığı gibi, kuruluşsuz ekonomiler de yoksullaşır. Bütün toplumlarda değerlendirilemeyen zenginlik ve giderilemeyen yoksulluk, en büyük çöküntü kaynağıdır. Dünyada kuruluşlar, toplumların tasarruf yetenekleriyle, girişimci güçlerinin en somut göstergeleridir.
Üretim sevdalısı kuruluşların, içsel ve dışsal etkileriyle, toplumları dönüştüren çok boyutlu, gizemli bir etkileri vardır. Ürün, hizmet ve bilgi üretiminde kusursuzluğu arayan, kusursuzlukta yarışan, kusursuzluğun simgesi olan kuruluşlar, ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel atılımlarında, sürükleyici bir işlev yüklenirler. Ürünlerini ve hizmetlerini, yıldan yıla sürekli artıran kuruluşlar, bütün ülkelerde savaşın kartallarına karşı, barışın güvercinlerinin en önemli destekcileri olurlar.
Nitelik açısından olduğu kadar, nicelik açısından da kuruluşlarını sürekli geliştiren ülkeler, dünya pazarlarındaki yerlerini sağlamlaştırırken, uluslararası ilişkilerdeki ağırlıklarını da artırırlar. Siyasal sınırlardan daha çok, ekonomik sınırların belirleyici olduğu, küreden kareye dönüşen dünyada, ülkelerin güçleri cephelerde savaşan ordularından değil, pazarlarda kusursuzlukta yarışan kuruluşlarından gelir. Onlar sonu kusursuzluğa çıkan, yolun kilometre taşlarıdır.
Kusursuzluğun peşine düşen kuruluşlar, geliştirdikleri ürünlerle, üretimde ve yönetimde yaptıkları yeniliklerle, bayraklarını dünyanın bütün şehirlerine taşırlar. Onlar çözüm kaynağı olmayanların, sorun kaynağı olduklarını bildikleri için, gittikleri her ülkede, insanların hayatlarını kolaylaştırırlar, çalışma dünyalarını zenginleştirirler. Bütün ülkelerde kuruluşların güçleri, bulundukları ortamlarda olumlulukları çoğaltmak, olumsuzlukları azaltamak için, birbirleriyle yarışmalarından kaynaklanır.
Kusursuzluğu yakalama yolunda, bütün ülke kuruluşlarının yarıştığı, dünya pazarlarında, her kuruluş kurumsal ve toplumsal sorumluluk çalışmaları yapmak zorundadır. Bütün ülkelerde kuruluşların ömürleri, bütün insanlığın düşünce ve eylem birikimine yaptıkları katkılara bağlıdır. Onlar işlerini doğru yaptıkları kadar, doğru işleri yapmaya önem vermek zorundadırlar. Çalışmalarının karşılığını, hemen alan kuruluşların başarıları, iki boyuta aynı ağırlıkta değer vermelerinden gelir.
Ülkelerin üretim güçleri ordularla değil, dünyaya açık kuruluşlarla büyütülür.
Kuruluşları dünya pazarlarına, çalışanlarından daha çok müşterileri taşır.
Müşterilerine saygı gösterenlere, bütün dünyada saygı gösterilir.