Dünyanın bütün ülkelerinde insanlar, hem üreticidirler, hem yöneticidirler, hem tüketicidirler. Tarihin her döneminde insanlar için üretim, yönetim ve tüketim, ömür boyu süren kesintisiz bir süreç olmuştur. Toplumlar hayatın bütün alanlarında, ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarla karşı karşıya gelirler. Üç insanın bir araya geldiği her yerde, yönetim sorunlarının yanında, üretim ve tüketim sorunları vardır. Üretimiyle, yönetimiyle, tüketimiyle hayat bir bütündür.
Üretim, yönetim ve tüketim hayatın, birbirini tamamlayan üç ayrı yüzüdür. Düz kare dünyada, hem yerel hem küresel alanda, büyük bir hız ve yoğunluk kazanan, üretim, yönetim, tüketim yarışı bütün ülkeler, bütün kuruluşlar, bütün insanlar için hayati önem kazanmıştır. Kuruluşların dünyadaki gelişmelere uyum sağlamaları, üretimde ve tüketimde olduğu kadar, yönetimde kusursuzluluğu arama yolunda, uzun bir yolculuğa çıkmalarına bağlıdır.
Dünyadaki üretim, yönetim, tüketim alanındaki gelişmeler, kuruluşları dünya pazarlarında paylarını artırmaları, kendilerini sürekli iyileştirmelerine bağlıdır. Kuruluşlar yönetimde kusursuzluğu yakalamakta ne kadar başarılı olurlarsa, üretimde ve tüketimde kusursuzluğu yakalamakta o kadar başarılı olurlar.Yönetmekte, üretmekte, tüketmekte zorluk çekmeyen kuruluşlar, yeni pazarlara açılmakta ve yeni kaynaklar bulmakta zorluk çekmezler.
Yönetimde kusursuzluğu aramak, üretimde ve tüketimde kusursuzluğu aramak gibi, kesintisiz bir süreçtir. Üretimde yetkinlik kazanmadan, yönetimde ve tüketimde yetkinlik kazanılmaz. Her alanda başarı, insanlar aracılığıyla kazanılır. Bunun için kuruluşlarda kusursuzluk çalışmaları, değerlerden bağımsız olarak ele alınmaz. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan çalışmaları, değerlerden arındırmaya yönelen kuruluşlar, kusursuzluk yolunda ilerleyemezler.
Kuruluşlarda başarı değişen araçlarla değişmeyen amaçlara ulaşmada, eldeki kaynakları verimli olarak değerlendirmesini bilmeye dayanır. Kusursuzluk yolunda ilerleyen kuruluşlar, yönetimin değerleriyle üretimin ve tüketimin değerlerini, altın oranda harmanlamasını bilen kuruluşlardır.Onlar her zaman gelen yıllarını geçen yıllarından daha verimli kılmak için,bir yandan giderlerini azaltmaya çalışırken, bir yandan gelirlerini artırmaya çalışırlar.
Küresel değerlere önem veren kuruluşlar gelirlerini, önem vermeyen kuruluşlar giderlerini büyütürler.Küresel değerlere derinlik kazandırmak için yapılan yatırımlar, kuruluşların geleceğiyle birlikte, dünya barışının en önemli güvencesidirler. Söz konusu değerlerin başında açıklık gelir. Açıklığı bütün boyutlarıyla hayatın temelindeki, en büyük değer olarak gören kuruluşlarda, kısa zamanda kusurlar, alınan önlemlerle kusursuzluğa dönüşürler.
Kusursuzluğun üstesinden gelemeyeceği sorun yoktur, hiçbir güç kusursuzluğa karşı çıkmaz.
Kusursuz yarışında birinciler sürekli değişir, kendileriyle yarışmasını bilenler kazanırlar.
Kuruluşlarda kusursuzluk arayışı, kartopuna benzer başlarsa durmadan büyür.