İnsanlığın bilinen beş bin yıllık medeniyet tarihi içinde, Habil’den ve Kabil’den bu yana, iki ana akımın sürekli bir hesaplaşma içinde oldukları görülür. Bir yanda Habil’in yolundan gidenler, bir yanda Kabil’in yolundan gidenler vardır. Habil’in izleyicilerinin inşa ettikleri medeniyetler, kutsal kaynaklardan beslenirken, Kabil’in izleyicilerinin inşa ettikleri medeniyetler, seküler kaynaklardan beslenirler. Medeniyetler tarihinde Habil uzlaşmanın, Kabil çatışmanın simgesidir.
Medeniyetlerin harman olduğu Avrupa’da, Ademoğullarıyla, insanlığın gündemine giren ana akım medeniyetler, kendi aralarında hesaplaştıkları gibi, kendi içlerinde de hesaplaşmaya devam etmektedirler. Ortadoğu’da hem aynı medeniyetler içinde, hem de medeniyetler arasında kanlı bir savaş yaşanmaktadır. Seküler medeniyetlerin misyonerliğini yapan Batı, Ortadoğu’yu ateş çemberiyle kuşatmıştır. Avrupa Ortadoğu’ya, Ortadoğu Avrupa’ya taşınmıştır. Avrupa büyük bir Ortadoğu’ya dönüşmüştür.
Kutsal kitapların vatanı, Ortadoğu’nun bir ülkesinde savaş olursa, Batı’nın hiçbir ülkesinde barış olmaz. Ortadoğu’nun kutlu şehirlerinin kapıları, Cennete açıldıkları gibi, Cehenneme de açılırlar. Ortadoğulular sevdiklerine Cennet, sevmediklerine Cehennem kesilirler. Ortadoğu’da savaş çığırtkanlığı yapan Avrupa ülkeleri, hiçbir Batı ülkesinde barışın bekçiliğini yapamazlar. Irak,Yemen,Libya ve Suriye Cehennem olursa, ne Avrupa, ne Amerika Cennet olur. Ortadoğu’ya savaş eken ülkeler, ülkelerinde barış biçemezler, savaşı ülkelerine taşırlar.
Kabil’in kartalları gecenin karanlığında uçarken, Habil’in güvercinleri gündüzün aydınlığında uçarlar. Tarihin her döneminde, Habil’in güvercinleri, Kabil’in kartallarından daha güçlü olmuşlardır. Ortadoğu’nun tarihi, bütün insanlığın tarihidir. Ortadoğu “Adem Turabullah”, “İbrahim Habibullah”, “Musa Kelimullah”, “İsa Ruhullah”, “Muhammed Habibullah” diyerek, Doğu dünyasından Batı dünyasına, bütün insanlığı kucaklar. Ademoğullarının tarih içindeki, bilgi ve bilgelik birikimleri, Ortadoğu’nun kutsal kitaplarının, bol dipnotlu uzun bir yorumudur.
Ortadoğu’da tarih yeniden yazılıyor. Ortadoğu seküler Kabil medeniyetinin, arka bahçesi olmaktan çıkmış, kutsal Habil medeniyetinin ön bahçesi olmuştur. Ortadoğu Orta çağlarda, ana akım dünya medeniyetinin, nasıl öznesi olmuşsa, yeniden aynı işlevi yüklenmeye adaydır. Ortadoğu’daki savaş, Ortadoğu’nun demokrasiye isyanı değil, Ortadoğu’nun dayatmaya isyanıdır. Ortadoğu Batı’nın iki yüzlülüğüne karşı, Kabil’de, Bağdat’ta, Şam’da, Kahire’de yürüttüğü savaşı, Paris’e, Moskova’ya, Londra’ya, New York’a taşımıştır. Artık dünyada her ülke bir Ortadoğu’dur.
Ortadoğu’nun yeni kuşakları, kendi medeniyet tarihleriyle birlikte, dünya medeniyet tarihini yeniden yazmak, yeniden yorumlamak zorundadırlar. Dünyada dar açıdan, uluscu gözle yazılan yerel tarihler değil, geniş açıdan, uluslar üstü gözle yazılan küresel tarihler önemlidir. Geçmişin ayrıştırıcı tarihlerinin yerini, geleceğin bütünleştirici tarihleri almalıdır. İnsanlık tarihi bölünmez bir bütündür.
Yitirilen Cennet yalnız bulunmaz. Bütün devletlerin atalarının yitirdiği Cenneti, dünyada bulmaları için, savaş isteyenlerin karşısında, barış isteyenlerin yanında yer almaları, hayati önem taşımaktadır.
Devletsiz barış, barışsız devlet olmaz. Adalet devletin vicdanıdır. Medeniyet adalete dayanır.
İnsanlık tarihinin güç savaşlarında, eline kan bulaşmamış, hiçbir devlet yoktur.
Dünyanın her yanında, adaletin adil devleti, bütün devletlerin üstündedir.